2008 küresel krizi sonrası küçülen ve 2009'da dibe vuran ABD ekonomisinden son aylarda toparlanmaya yönelik belirgin sinyaller geliyor. Geçen hafta açıklanan istihdam verileri de güçlenen ekonomik tempoyu teyit etti. Amerikan ekonomisinin yükselmeye başlaması tabii ki kendi vatandaşlarını sevindiriyordur. Ancak Amerika sınırları dışında yaşayan ekonomi ve piyasa aktörleri tam tersi pek sevinemiyorlar. Lakin sürekli ötelenen, ötelendikçe sevindiren son yaklaşıyor demektir ABD toparlandıkça...
Verileri değerlendirelim... Sonrasında karşımıza çıkan resmi göz önünde bulundurarak FED'in normalleşme sürecini ne zaman başlatabileceği sorusunu yanıtlayalım...
FED'in küresel krizden bu yana uyguladığı parasal genişleme politikalarında belirleyici olarak duyurduğu iki temel parametreden birisi olan işsizlik oranı yüzde 5,7 seviyesine kadar geriledi. Üçüncü parasal genişleme programında (QE3) süreyi işsizlik oranının yüzde 6,5'e inmesi kriterine bağlamıştı. İkinci kriter ise enflasyon oranının yüzde 2'yi yarım puan aşması idi. Geçen senenin başlarında Başkan Yellen işsizlik oranı kriterini miktarsal sınır ile değil, niceliksel tanımlama ile yeniden belirledi ve "emek piyasasında gözlemleyeceğimiz iyileşmeye göre karar vereceğiz" dedi.
NİCELİKSEL BAKIŞ
NİCELİKSEL BAKIŞ
2014 yılında bir önceki yıla göre 3 milyon daha fazla istihdam yaratabilmiş ABD ekonomisi... Üstelik yeni istihdamların yanı sıra çalışanların gelirlerinde de yüzde 0,5 artış olmuş. Yellen'ın deyimiyle ABD emek piyasasında iyileşmeyi kanıtlayan diğer bir bulguda işsizlik sigortalarından yararlananların azalması. Daha önce işsizlik gelirinden yararlanma süresi 73 hafta iken, geçen yıl süre 26 haftaya inmiş.
Büyüme verileri de kısmen tatminkar sayılabilir. 2014'e yüzde 2 küçülme ile başlayan Amerika ikinci ve üçüncü çeyreklerde yüzde 4'ün üzerinde büyüdü. Son çeyrekte fren yaparak hızı 2,3'e düşürdü. Geçen yıl ortaya çıkan bu performansta iç tüketimin payı büyük. Mal ve hizmet gruplarındaki tüketim seviyesi yüzde 4,3 oranında yükselmiş. İşte ilginç sonucun nedeni de burada yatıyor.
ENERJİSİZ ENFLASYON
ENERJİSİZ ENFLASYON
İç tüketimde kayda değer artış olmasına rağmen bunun enflasyona yansıması sınırlı kalıyor. Çünkü petrol fiyatları enflasyona pozitif etki yapıyor, enflasyon da yüzde 1,5'ların altında seyrediyor. Ticaret Bakanlığı'nın (US Department of Commerce) enerjiyi arındırarak yaptığı hesaba göre enflasyon yüzde 1,6'nın biraz üzerine çıkıyor. Dolayısıyla şu sonucu çıkarabiliriz; eğer petrol fiyatları 60-70 dolarlar seviyelerine çıkarsa enflasyonda FED'in çizdiği kırmızı çizgiye yaklaşır.
Çıkan resmi değerlendirelim...
ABD ekonomisi toparlanıyor. Talep kaynaklı politikalarla hem kamu hem de özel tüketimlerle yüzde 2,5 civarında büyüyor. Ekonomideki ivmelenme sonrası doğal olarak işsizlik oranı da makul seviyelere geliyor. Geriye tek bir unsur kaldı normalleşmenin başlaması için; enflasyon... Artı ve eksilere göre FED çok büyük olasılıkla bu yılın ortalarında startı verecek, ancak süreci piyasaları üzmeyecek şekilde yönetecektir.
