Bırakın bu toplantıyı pas geçmeyi ya da sembolik faiz artırımını 200 baz puanlık bir faiz artışı geldi Para Politikası Kurul'undan.
Bir haftadır 100 baz puanlık bir artış piyasalarca fiyatlanıyordu. Yapılan anketlerde sadece bir kaç kurum 150 baz puan artış öngörüsü yaparken çoğunluk 100 baz puanda hem fikir olmuştu. Büyük olasılıkla bu yılın son faiz artırımı olacaktır. Kasım ayından bu yana Başkan Ağbal rasyonel kararlar ile bir taraftan fiyat istikrarı ana hedefi için enflasyonu aşağı çekmeye diğer taraftan da kaybolmuş güveni yeniden inşa etmeye çalışıyor. Bu süreçte politika faiz oranı ve zorunlu karşılık oranlarını kullanırken güçlü iletişim ile sözlü yönlendirmeyi de ihmal etmiyor.
Üçüncü kez yapılan faiz artırımını Merkez Bankası önden yüklemeli olarak tanımladı. Demek ki enflasyonda bozulma algısı yaparak piyasaların önüne geçmeye çalışıyor. Haksız da sayılmaz.
Çünkü küresel düzeyde hem gıda hem enerji ve emtia fiyatlarının yukarı yönlü risk içermesi başta gelişmekte olan ülkeleri kaygılandırıyor. Brezilya ve Hindistan merkez bankaları da yakınlarda benzer şekilde politika faiz oranlarını yükselttiler. Rusya Merkez Bankası ise faiz artıracağının sinyallerini sözlü yönlendirme ile yapmıştı.
ŞOKLARA KARŞI DAYANIKLI
Enflasyon açısından küresel tehditlerin yanı sıra Türkiye ekonomisinin iç dinamiklerinden kaynaklanan negatif unsurlar da söz konusu. Bunların başında kredi hacmindeki büyüme geliyordu.
Zaten enflasyonun yükselmesinde iç talebin düzeyi ve birikimli kur etkisi uzun süredir temel faktörler olmaya devam ediyor. Merkez Bankası'nın yaptığı çalışmaya göre kurların talep enflasyonu yani TÜFE üzerindeki etkisi yüzde 7, maliyet enflasyonu yani Yİ-ÜFE üzerindeki etkisi ise yüzde 14'e ulaşmış.
Önden yüklemeli faiz artırımı ile Merkez Bankası ne yapmak istedi?
Birincisi para aktarım mekanizmasını güçlendirmek istiyor. Malum Merkez Bankası belirgin faiz artırımlarına karşın gerek kredi gerekse mevduat faiz oranlarını yeterince takip etmedi. Eğer kredi faizlerini istediği gibi yukarı çekebilirse iç talebi baskılayabilecek. Mevduat faizleri de istediği gibi yükselirse döviz tevdiat hesaplarında çözülme sağlayabilecek.
İkincisi TL'yi güçlendirerek dışsal şoklara Türkiye ekonomisinin daha dayanıklı hale geleceğini düşünüyor. ABD 10 yıllık tahvillerinin hareketlenmesi ve ABD verim eğrisinin daha dikleşmesi ile piyasalar hafif türbülansa girmişti.
Bu süreçte Türkiye, Meksika ve Güney Afrika gibi ülkeler kırılgan yapıları ile negatif ayrışmışlardı.
GELEN TEPKİLER OLUMLU
Üçüncüsü döviz yükümlülüklerinin daha rahat yerine getirilmesinin zeminini oluşturmayı planlıyor. Bu yıl 200 milyar dolar dış borç çevirmesi var. Buna bir de cari açığı ekleyin. Bu bağlamda Türkiye'nin CDS seviyesinin biraz daha makul seviyelere inmesi gerekiyor.
Dördüncüsü TL'yi güçlendirerek kurların gerilemesinin önünü açacak ve rezerv biriktirmenin fırsatını kollamayı deneyecek.
Piyasalardan gelen ilk tepkiler olumlu yönde. Yazımı kaleme alırken dolar 7,35'lere çekilmiş, BIST 100 Endeksi ise 1.570 seviyesine çıkmıştı. Orta vadeli yansımaları için para aktarım mekanizmasının işleyişini görmemiz gerekiyor.