İyi ki gazeteci olmuşsunuz!
**
Başka bir yayında çalışırken Bursalı ile ben de röportaj yapmıştım, konu illa 'kadın yönetici olmak' mevzusuna geliyor. Gelmeli de; neticede başka örneği yok, bunca zamandır istikrarlı ve başarılı bir şekilde en zor ve dertli sandalyede oturmanın. Şebnem Bursalı şöyle demiş, "gazeteciliğin cinsiyeti olmaz"... Söylediği her şeyin altını iki defa çizmek lazım. Kanada'da mesela artık hiçbir işyeri "kadın eleman aranıyor" gibi bir ilan veremiyor veya "bayandan temiz araba" gibi... Dava konusu oluyor, ayrımcılık sayılıyor, daha da ötesi 'ayıp' buluyor böyle bir şeyi söylüyor olmak bile... İşte böyle bir medeniyet seviyesine da ancak kadın yöneticilerle, kadın işçilerle, çalışan kadınlarla geleceğiz, bir şekilde.
**
**
Olsun Şebnem var, Özlem var, Gülay var, İpek var, Arzu var, Seda var, Ayşe var, Berna var, Zeynep var; isimler hepimizi temsil ediyor; biz varız. bu düzen değişecek. Değişiyor... Yeni Asır'daki gibi... Bakarsınız yarın bir gün, Diva Business'te kapakta 4 kadın birden görürüz...
Son söz de Şebnem Hanım'a; iyi ki avukat olmamışsınız. Röportajda "avukat veya gazeteci olmak istiyordum" demişsiniz ya! Gerçi avukat olsanız adalet sistemi için hiç de fana olmazdı ama iyi ki gazeteci olmuşsunuz...
Asos'ta bir kadın...
Asos'a gideler tanıyacaklar mutlaka. Asos'a inmeden Aristo heykelinin oralarda hep... Behramkale'de... Adını, yaşını yazmamı istemedi, detay anlatmamı istemedi. Hatta kameraya bakmak bile istemedi. Tek derdi tahta kaşıklarını, bezlerini, heybeleri satmak. Ailesine destek oluyor, evinin mutfak masraflarını karşılıyor böylece. Sattığı malları çevreden de alıyor, hepsi kendi el emeği değil ama neredeyse bütün yazı, ayakta geçirdi. Arabaları durduruyor ve "Korkmayın evladım deli değilim, heybe almak ister misiniz" diyor. Senin aklına, kalbine, beynine hayranım teyzem... Ne demek senden korkmak?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.