• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın

ELİF AKTUĞ

Şaşırtmak kolay beğendirmek zordur

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 17 Kasım 2014
Geçtiğimiz yıl Bloomberg kanalında yayınlanan 'Two Greedy Italians-İki Obur İtalyan' programını seyredip de kendisine hayran kalan çok sayıda takipçisi var. Benim gibi! Kültürümüz, yemeklerimiz, damak zevkimiz benziyor İtalyanlarla. İnsanlar da benziyor sanki. Ekranda görüp hayran olduğum Antonio Carluccio, Nişantaşı'ndaki restoranının açılışı için gelmişti geçtiğimiz hafta. Birkaç dakikada kaynaştık, benim için yaptırdığı doğum günü pastasını yedikten sonra sohbet ettik. "Yaşımı sormadığınız için ayrıca teşekkür ederim" dedim, "25 yaşında olduğunuz o kadar belli ki, sormak ihtiyacı hissetmedim" dedi. Aşkımız da böylece başladı... Gelen gidenin ilgisini anlatamam özellikle kadınlar, sarılıp öpüyor, birbirleriyle yarışır gibi fotoğraf çektiriyor. Şaka gibi, Antonio bir pop-star gibi ağırlanıyor. İtalyan erkekleri çok çekici, kabul etmek lazım, 80'ine merdiven dayasa bile...
İlk sözü "Böyle harika hanımefendilerin benimle ilgilenmesine hem çok şaşırdım hem de çok sevindim" oldu. Programlarından çok esinlendiğimi, çok şey öğrendiğimi söyledim. Asla bir senaryoları olmuyormuş, doğaçlama konuşmalarından çıkıyormuş 'Two Greedy Italians'. "Doğru söyle" dedi bana, "Sürekli didişen yaşlı bir karı-kocaya mı benziyoruz programda?". Antonio çok esprili, programı izleyenler bilir; kendisiyle de Gennaro Contaldo ile de dalga geçmeye bayılırdı. Sohbetimiz de çok defa kahkahalarla bölündü; kendisine büyük bir şef olmanın nasıl bir duygu olduğunu sordum. Bakın ne dedi; "Ben asla bir şef değil, aşçıyım"... Mutfağa birkaç kez girenlerin 'şef', biraz damak zevki olanların 'gurme' olduğu bir dünya düzeninde, nasıl bir mütevazılıktı bu! "Fark şu" dedi, "Aşçı istediğini istediği gibi pişirir, şef gibi kalıplara bağlı değildir"...
Çok sayıda öğrencisi var ama Antonio, "Yolda biri beni çevirip de, aynen sizin anlattığınız gibi bir yemek yaptım çok iyi oldu" dediği zaman benden mutlusunu bulamazsınız. Ben öğretmiyorum, insanlara bazı değerleri hatırlatıyor, kendilerini keşfetmelerini sağlıyorum" diyor. Kuzey İtalya'da büyüyen Antonio Carluccio, İtalyan mutfağının sadece pizza ve makarnadan oluşmadığını da anlattı bana.
Mutfağa neden girdi ve ilk deneyimi neydi acaba? "Mecburiyetten girdim mutfağa. Öğrenciydim, başka yapacak şey yoktu; bir de yemek yapmak aşkı ifade etmenin bir yoludur. Bunu keşfetmiştim..."
Hiç bu kadar ünlü bir aşçı olacağını hayal etmiş miydi? Etmemiş, Prens Charles'ın en sevdiği aşçı olmak asla hayal etmediği bir şeymiş, mesleğini çok seviyor ve dünyanın her yerinden dostları olmuş. 1991'de açmış kendi adıyla ilk restoranını; uzun yıllar başka restoranlarda çalıştıktan sonra. 'Carluccio'nun felsefesini de şöyle anlattı: "Çok özenli hazırlanmış, en kaliteli malzemeden basit yemekler, çok iyi bir sunum ve makul bir fiyat politikası".
Dubai ve Tayland'da yeni restoranlar açacak, hala mutfağa giriyor, denemeler yapıyor, heyecanını yitirmiyor. Acaba her yerde her şeyi yiyebilir mi? Öyle ya mesleki bir sıkıntı olmaz mı bir aşçıda? Füzyon mutfağına nasıl bakıyor? Yeni moda, Michelin yıldızlı şeflerin, balık yumurtasıyla bitter çikolatayı karıştırarak yaptığı ve adına "deneysel mutfak" denen yemekleri sevmiyor. "Müşteriyi şaşırtmak çok kolaydır ama mutlu etmek zordur" dedi ve kalbimi bir kere daha kazandı. Bir defasında da İzlanda'da buzlanmış çiğ köpekbalığı yemiş ve hiç sevmemiş. "Her şeyi denerim ama her şeyi ikinci defa yemem" diyerek de damak zevkini anlattı tonton Carluccio. Yüzüne karşı "Tonton" demedim tabii, ama yanaklarını sıkarak, bebek gibi severek veda ettim.

Carluccio İzmir'e gelmeli

Mutlaka İzmir ve Ege bölgesine gelmesini söyledim. Carluccio restoran İzmir'e İstanbul'dan daha çok yakışır bence. Önümüzdeki günlerde Gennaro Contaldo ile televizyon programlarına devam edeceklerini anlattı 77 yaşındaki usta aşçı. Bir bölümü de İzmir'de çekmeleri gerektiğini anlattım, ikna etmek için türlü yol denedim; "Nasıl olur, konseptimiz farklı" falan dedi durdu. İşin aslında tamamen işadamlarında biteceğini düşünmeye başladım. Onlara sponsor olacak İzmirli işadamları çıksa, programlarının bir veya birkaç bölümünü bizim buralarda çekseler, program dünyanın her yerinde yayınlansa; şahane olmaz mı?




Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.