Gazete ilanlarını görmüşsünüzdür, sanki burası ABD'nin 51. Eyaleti! Mağazalar, 'Black Friday' indirimlerini anonsladı, şaka gibi. Zaman içinde Sevgililer Günü, Cadılar Bayramı kabullenildi, artık bizim de birer ulusal bayramımızmışçasına kutlanıyor. ABD ve Kanada'da Şükran Günü'nün ertesi günü yaşanan indirim çılgınlığı 'Black Friday' olarak adlandırılıyor ve görünen o ki, memleket 'Hayırlı Cuma'dan 'Kara Cuma'ya hızlı bir geçiş yapıyor...
Manasız şeyler, ekonomiyi canlandırmak adına kurgulanınca çok manalıymış gibi yutturulmaya çalışılıyor, sinirimi bozan şey bu. Şükran Günü'nün bizimle ne ilgisi var? Eloğlu, bir zamanlar ABD'ye göçüp gelen toplulukların Kızılderililerle kaynaşmasını, zaman içinde hasadı kutsamak ve aileyi bir araya getirmek maksatlarıyla bayram/şölen şeklinde kutluyor. (Bu anlamlı günü Kızılderililerin halen kutlamakta olduğunu düşünmeyin sakın!)
Her neyse, farklı hikayeler de anlatılmakta Şükran Günü'nün nasıl şekillendiğiyle alakalı ama Lincoln tarafından her yıl Kasım ayının son perşembesi ulusal bayram olarak kabul ediliyor. Hikaye bu! Black Friday ise ertesi gün, yani cuma günü yapılan indirimleri anlatmak için kullanılan bir benzetme. 70'lerde New York Times, bir Şükran Günü ertesi yaşanan trafik, kalabalık ve alışveriş çılgınlığını 'Black Friday-Kara Cuma' olarak manşetine taşıyınca, oluyor bu sistemin adı 'Black Friday'.
Gerçekten de belli başlı elektronik ürünlerde öyle indirimler yapılıyor ki takdir etmek gerekir, Amerikalı sabahın köründe mağaza önünde çadır kuruyor. Bizde çakması yapılan ve sebepsiz yere ABD'yi taklit etme alışkanlığıyla düzenlenen yüzde 30-40 indirimler gibi değil yani. Yılın bu en büyük indirimi ABD'de yılbaşı alışverişinin de başlangıcı sayılıyor. Mağazalar sabahın kör karanlığından, gece geç saate kadar açık Amerika'da, bizde de öyle oldu gördüğüm kadarıyla. Ancak madem böyle bir ulusal indirim günü yaşanacak, neden daha anlamlı bir bayramla/haftayla birleştirilmez, neden adı 'Black Friday' olur?
Ha diyeceksiniz ki, artık dünya global, sınırlar kalktı, memleket turist kaynıyor, adam ABD'de olanı burada da yaşamak istiyor! Derim ki, "Bana ne!". Ben esnafa 'hayırlı cumalar' demek ve kendi dilimde yaşamak isterim, konu alışveriş çılgınlığı da olsa. Yaratıcılık böyledir işte, yaratamasan ancak kötü taklitlerle yetinir, 'Karakullukçu Caddesi'ndeki dükkanın vitrinine 'Black Friday' yazarsın...
Baktım, gördüm, şaşırdım...
* İstanbul yolu gözüküyorsa Egeli dostlara, 'Muhteşem Yüzyıl' sergisini kaçırmasınlar derim.
* İbrahim Çelikkol ve Sinem Kobal ayrıldı malum. Sinem'in annesi öyle bir mesaj paylaşmış ki sosyal medyadan, anne gücü nedir hatırlamış olduk. "Sahip olmayı istiyorsan, önce ait olmayı bileceksin" yazan anne Nuray Kobal'ı takdir ettim, siz de ediniz, ettiriniz. Nuray Hanım bir reklamda oynamamış mıydı, şimdi hatırladım...
* Kim Kardashian'ın üvey babası Bruce Jenner, bugünlerde aklımı kurcalayan bir adam! Adam dedim ama ben bu satırları yazarken 'madam' olmuş olabilir. Olimpiyat şampiyonu bir sporcu olan Jenner, bir süredir estetik ameliyatlarıyla gündeme geliyordu. Saçlarını uzatan ve koyu renk oje sürmeye başlayan Bruce Jenner, karısından da boşanmıştı. Bruce Jenner'in yaşadığı değişimi benim gibi Kardasahian ailesinin şovunu seyredenler fark etmiştir zaten. Ama gelinen nokta, ilginç...
