• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın

ELİF AKTUĞ

Mutlu olmak zamanı unutmaktır, sevmekse hiç bıkmamak!

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23 Ekim 2015
Mekanı cennet olsun, edebiyat dünyamızın en büyük isimlerindendi Çetin Altan. Bir dil sihirbazı, bir fikir ustasıydı, evrensel ahlaktan bahsederdi...

"İnsanın para kazanırken aldığı zevk, harcarken aldığı zevkten fazlaysa; gerçekten yaşıyor demektir". Birebir bu kelimelerle olmasa da, Çetin Altan'ın cümlelerinden en sevdiklerimden biridir...

Yazılarında iki yüz kadar mahlas kullanan Aziz Nesin'e aşık olmaya başladığını okumuştum. Çok eğlenceli değil mi?

Aziz Nesin, bir kadın adıyla öyle güzel yazılar yazıyormuş ki, Çetin Altan platonik bir aşk beslemeye başlamış hiç tanımadığı bu kadın yazara! Sonradan durum ortaya çıkınca çok gülmüşler...

"Tatil yapmayı, çalışmamak diye tanımlıyorlar...

Bir iş bulamadığı için çalışmayan 100 binler, neden "tatilciler" arasında sayılmıyor ki?" Çok eğlenceli ve düşündürücü değil mi? Bir dönem sevmeyeni çoktu...

"Kimseye yalan söylemeden yaşamak mutluluktur..."

Daha güzel anlatılabilir mi mutluluk? Yalan söyleyenlere amma ağır gelmiştir...

"19 Mayıs, 23 Nisan gibi günler neden kutlanıyor, Atatürk Nutuk'u tek başına yazmadı, Atatürk bir bilim adamı ve politikacı değildir" de demiştir. Başkasının fikrine ve bakış açısına tahammül edemeyenlerin ülkesinde. Cesurdur, ters köşe yapmayı sever ve durup dururken sorar, "Dünyada ilk karikatürü kim yaptı acaba?"...

Düşünmeyi ve kafa patlatmayı, kitap okumayı pek sevmeyen yurdum insanı; bugün vefatının ardından; sırf adet yerini bulsun, aman atlamış olmayayım diye, sosyal medyadan paylaşımlar yapıyor. Gerçekten yaş itibariyle genç olanlarla, kafası bir türlü büyüyemeyenler eğer Altan'ın parlak dönemlerinde yazılarını okusalar muhtemelen nefret ederlerdi. Ağır gelirdi, at gözlüklerine çarpar, allak bullak ederdi.


DÖNEK DİYORLARDI

Çetin Altan; İşçi Partisi'nden milletvekili seçilen, Meclis'te en ateşli konuşmaları yapan, dokunulmazlığı alınan (iade de edilmişti) bir vekildi. Yıllar geçti Turgut Özal'la yakınlaştı. O dönem "Turgut tek adamlığa oynuyor" diye manşetler atan Hürriyet yazarları Çetin Altan'a "dönek" diyorlardı.
"Dünyanın gelişmiş ülkelerinde devlet başkanları edebiyatçılarla ve sanatçılarla yakınlık kurarlar" diyen Altan; dönek miydi acaba?

Bu hadise bana Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yakın olanlara ağız dolusu küfür eden yazarları hatırlattı. Her neyse, Çetin Altan, "Sizin dönek olduğunuzu söylüyorlar" diyen bir gazeteciye, "Peki bana yakınlaşan devlet başkanı dönmüş olamaz mı" diye cevap vermişti. Dönek demek ve işin içinden çıkmak kolaydı, her zaman söylediği Ortadoğulu zihniyetinin sonucuydu...

Onun cümleleriyle bitireceğim yazımı; bir senfoni gibi çünkü; kullandığı her kelime bir nota, tamamı sonsuz bir beste gibi... Yazının tarihi önemsiz, o zamansız ve evrensel bir yazar; yeri dolmayacak...

"İnsan yazar olmak istemez, kendiliğinden yazar olur. O beş yaşınızda içinizdedir. Mozart sonradan mı öğrendi?

Osmanlı'da roman geleneği yoktu. 1928'e kadar kendi alfabesi yoktu bu ulusun. Tam 300 yıl matbaayı reddetmiştir Osmanlı. Şimdi Türkiye'de 7 bin 250 kişiye bir kitap düşüyor, 45 milyon elini gazeteye bile sürmüyor. Bu çerçeveyi gördükten sonra yazar olmak isteyen kime hitap etmek istiyor?"
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.