• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
ELİF AKTUĞ

Katille selfie...

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 14.06.2016, 00:00
Geçen gün yazmıştım, yakın bir arkadaşımın annesiyle sohbet ediyorduk, önce havadan sudan ve sonra siyasetten dünyadan... 85 yaşında, çok akıllı, aydın, gündemi takip eden bir kadın, uzun bir günün sonunda sohbeti şu noktaya getirdi, "Şu elinizdeki telefonlar hayatınızı çok kısıtlıyor, özel hayatın bu duruma gelmesi içler acısı. Hatta bu teknolojiyi keşfeden adam ölünce rahatladım.
Kim bilir başımıza daha ne işler açacaktı?"...
Şoke oldum, bu naif ve tatlı hanımefendi, birinin ölümün ardından, tanısın tanımasın fark etmez, "iyi ki öldü" diyordu. Apple kurucusu Steve Jobs'dan bahsediyordu, kurguladığı ve dünyaya yaydığı teknoloji, arkadaşımın 85 yaşındaki annesinin canını fena halde sıkılmıştı. Elimde telefon vardı, sehpaya bıraktım usulca. Sohbet esnasında defalarca mesajlarımı kontrol edip, mesajları yanıtlamış ve hatta birkaç fotoğraf çekmiştim.
Şarjım bitince paniğe kapılıyorum, "şarjım bitti" diyorum mesela, "telefonun şarjı bitti" demiyorum. Tuhaf bir biçimde kendi şarjımız varmış da bitmiş gibi hissediyoruz değil mi? Herkes fotoğrafçı, herkes her anını ölümsüzleştiriyor, herkes edebiyatçı, herkesin her konuda fikri var.
Bilgisi yok; olsun fark etmiyor. 140 karakter de yetiyor aslında var olmayan fikrini beyan etmeye... Selfie ayrı dert, kadıncağız bir an kızgın kızgın baktı bana, evdeki kediyi işaret edip, "Kediyle herhalde bininci fotoğrafı çektin şekerim. O çektiklerin telefonda kalıyor, hiçbir tanesini kağıda bastırıp evine görünür bir yere koydun mu?"... Yoo koymadım, hepsi hafızda, benim hafızamda değil. Ne aşkları, ne ölümsüz anları, ne en güzel manzaraları beynimize yazmıyoruz, iptidai bir telefonun kapasitesi belli hafızasında kalakalıyor... Çok sevdiğim dostum Hasan Kaçan iki yıl kadar önce bir araya geldiğimizde çıkışmıştı bana. Manolya ağacından bir çiçek koparıp vermişti elime, daha koklamadan fotoğrafını çekmek istemiştim.
Hasan izin vermemiş ve "Önce iyice bakıp beynine kazısana bu güzelliği, şu muhteşem kokuyu içine çeksene" demişti. Hasan ne söylerse güzel söyleyen adamlardan, çok utanmıştım...
Selfie çekmek ayrı bir durum, ayrı bir vaka; katillerle, kaza yapan arabalarla, araba altında kalıp ezilen hayvanlarla fotoğraf çekenler var. Güzellikleri ve hatırlanmak istenenleri değil, mide bulandıran objeleri, kanları, vahşetleri görüntüler olduk. Tamam siz ve ben değil mutlaka ama insanoğlunun geldiği nokta bu. Kime kızabiliriz ki? Kızamayız, biz ne yaptığımızı bilmiyoruz, biz fena bir noktadayız, bir dönemeçteyiz; ya iyi bir noktaya varacağız, ya birlikte bindiğimiz 'insanlık' gemisi karaya toslayacak. Seri katille fotoğraf çeken, durumu selfie'leyen polise ne diyebiliriz ki? Kaza yapan arabaları çekenler var, akıllar zarar gördü. arkadaşımın annesi haklı olabilir mi, en azından şu noktada, "Radyasyon zarar vermeye devam edecek, daha hiç bir şey değil bu"... Seri katilin yaptıkları kadar korkunç, içimizde yaşayan kötülük mikropları... Peki soru şu, çektiğin fotoğrafı kime gösterip ne anlatacaksın;
"Bak yavrum yıllar önce çektiğim bu fotoğrafta gördüğün üzere, araba kaza yapmıştı, dört kişi ölmüş ve üç kişi de yaralanmıştı"... Bilemiyorum... Bu mudur?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI