Aslı Gezer, İzmirli bir yüksek mimar.
Geçtiğimiz Ağustos'ta sonuçlanan Mavişehir Opera Binası Yarışması İzmirli bir mimar olarak Aslı Gezer'in ilgisini çekti ve ödül alan projeleri inceledi.
Aslı Gezer'e sordum:
"Sonuç ne?"
Cevap:
"Hayal kırıklığı"
Yüksek mimar Aslı Gezer'e göre, birinci proje iki ayrı eser harmanlanarak meydana getirilmiş. Yine de, ikinci ve üçüncü olan projelere göre daha masum, "ilham almış" denebilir. İkinci ve üçüncü proje ise dünyadaki diğer örneklerinin neredeyse kopyasi!
* * *
Aslı Gezer'i en çok şaşırtan da, jürinin özgünlük gibi mimaride -hatta tüm sanat dallarında çok önemli olan bir özelliğe prim vermemiş olması...
Aslı Gezer'i dinlemeye edevam:
"Emre Arolat, Abdi Güzer gibi tecrübeli mimarlar dünyadaki diğer opera binalarını incelemişlerdir ve bu projelerle aralarindaki benzerliklerin esinlenmenin ötesine geçtiğinin farkına varmışlardır diye düşünüyorum."
* * *
Aslı Güzer, İzmir'e bir opera binası yapılacaksa, bunun Türk mimarlığı adına da tamamen özgün bir proje olmasını diliyor ve konuyu şöyle noktalıyor:
"Yarışan projeler arasında bu nitelikte olanlar var."
İTÜ'ye giren 375 İzmirli, Çeşme'de
İstanbul Teknik Üniversitesi Mezunlar Derneği'nin İzmir Şubesi bunu hep yapıyor.
Üniversiteye giriş sınavını kazanıp, İTÜ'de okuma fırsatını yakalayan öğrenciler, ders yılı öncesinde İzmir'e getiriliyor, Çeşme'de ağırlanıyor.
Bu yıl İzmir'e gelen öğrenci sayısı 375...
İTÜ Mezunları Derneği Başkanı yüksek mimar mühendis Süreyya Karaman, "Gezinin amacı yeni gelen öğrencilerin üniversite hayatına başlamadan önce kısa bir tatil yaşaması" diyor ve şöyle devam ediyor:
"Bir başka amaç da, yeni öğrencilerimizin İstanbul'a gitmeden kaynaşması, böylece karşılaşacakları zorlukların üstesinden beraber gelmelerini sağlamak."
* * *
Bu geziye İTÜ'yü temsilen katılan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahsen Özsoy, Rektör Danışmanı Doç. Dr. Nil Türkeri, Yurt ve Burslar Koordinatörü Yard. Doç. Dr. Fethi Kadıoğlu, öğrencilerle bir araya gelerek sorunların çözümleri ve üniversitedeki gelişmeler hakkında bilgi alışverişinde bulundu.
İTÜ'nin yeni öğrencileri Çeşme koylarını tekne ile gezdi.
KSK evladının hizmetini istemez
Karşıyaka yine bir geleneği devam ettirdi, daha liglerin henüz ikinci haftası oynanmışken teknik direktör Erdoğan Arıca ile yolları ayırdı. Perşembenin geleceği çarşambadan belliydi, teknik komite ile Arıca arasında 6 aydan beri bir huzursuzluk, çekememe vardı ama yolların ayrılması için maalesef Karşıyaka'nın kötü sonuçlar alması beklendi. Yani kişilerin kavgasından kişiler değil, kulüp zarar gördü.
Karşıyaka'da hoca konusunda isabet kaydedememe modası yıllardır sürüp gidiyor. Engin İpekoğlu ile olmadı, Reha Kapsal'la olmadı, Ümit Turmuş ile olmadı ama ayrılıklar hep problemli oldu. Keyfi son vermeler nedeniyle yeşil-kırmızılı kulübün uğradığı zarar 1 trilyona yakın. Yazık ve günah. Şimdi de Samet Aybaba, Metin Diyadin ve Bülent Korkmaz'ın adları geçiyor. Yani bir 400-500 milyar daha saçılacak anlaşılan bol keseden.
Oysa Karşıyaka'nın has evlatları var. Hüseyin Hamamcı çeşitli kulüplerde ehliyetini ıspat etmiş, ayrıca kendini sürekli yenileyen bir teknik direktör. Karşıyaka için biçilmiş kaftan. Hem de öyle yüzmilyarlar da istemiyor. Ama yeşil-kırmızılı camiada çamur at izi kalsın. Önce geçen dönemin başkanı Hüseyin Hamamcı'yı istemediği belirtilerek, göreve gelmesini engellediği bildirildi. O yok şimdi, yine sohbetlerde, "Benden duymuş olma Hamamcı'yı istemiyenler var yönetimde" balonu şişiriliyor. Soruyoruz, "Ne suçu var ki, kime ne yapmış ki?" diyoruz cevap yok. Bir istemezüktür gidiyor. Beyler, artık öze dönün, evlatlarınızı değerlendirin. Hüseyin Hamamcı var, Altobelli Rıza (Tuyuran) var. Onlar Karşıyaka kazanırsa sevinçten, kaybederse kahırdan ağlayacak kişiler. Yani Kaf-Kaf'ı yüreklerinde yaşıyorlar, camiayı biliyorlar, takımı tanıyorlar. Gelen kuş mu konduracak Allah aşkına? Yanlıştan, bu hatalı yoldan dönün artık.
fıkra
Süreli
Falcı kendisine başvuran genç adama şöyle dedi:
"Anladığıma göre, siz kırk yaşına kadar pek öyle zengin olamayacaksınız."
Genç merakla sordu:
"Peki sonra?"
Falcı sözlerine şöyle devam etti:
"Sonra bu yaşantıya alışıp gideceksiniz."
