İzmir'de doğdu.
İzmir Türk Koleji'nden sonra Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü'nden mezun oldu.
2000'li yılların başından itibaren "Mozaik Sanatı"na yöneldi.
Etkisinde kaldığı Urfa Haleplibahçe, Antakya Mozaikleri ve Bizans dönemine ait mozaikler sanatına yön verdi.
İzmirli sanatçı Yeşim Ninat, eserlerini romantizm başta olmak üzere, sembolizm ve izlenimcilik (empresyonizm), sanat akımlarına sempati duyan anlayışta, renkli camları kullanarak çalışıyor.
Tasarımlarının yanı sıra prodüksiyon uygulamalarından keyif alan ve kendi estetik anlayışı doğrultusunda, kişisel ve özgün üsluplar geliştirmeyi seven sanatçı İzmir'deki atölyesinde kurslar verip workshop çalışmaları da yaptı.
Yeşim Ninat, kısa bir süre önce atölyesini eve taşıdı ve homeoffice çalışmaya başladı.
Yeşim Hanım'ın en büyük şikayeti birçok sanatçı ile aynı yönde...
Yeşim Ninat'a göre, eserlerin lansmanını üstlenmek maliyetli...
Bu yüzden devletin veya sanatsever işadamlarının ilgi ve desteğine ihtiyaç var.Sanatçımız, yurtdışından aldığı elçilik davetleri dahil, birçok festival ve organizasyonlara icebat edememekten rahatsızlık duyduğunu, nakliyeden, galeri transferlrine kadar ilgili kişilerin yardımı gerektiğini söylüyor.
Yeşik Ninat, bu sahipsizlik yüzünden Türkiye'de birçok sanatçının sanatına küstüğünü böyle bir durumun sadece Türkiye'nin değer kaybı olarak gördüğünü aktarıyor.
Yeşim Hanım gelecek yıllarda, yeni yetişen onca başarılı gencimizin çağdaş Türkiye'ye yakışır şekilde hatırı sayılır iyi eğitim ve desteklerle tanınan sanatçılara sahip olup, onlarla gurur duymak istediğini de özellikle dile getiriyor.
Yeşim Ninat'a ulaşmak isteyenler için adres: yesimninat@wordpress.com...
pazar gırgırları
Böyle yaşamaz ki...
Zürih'te doktora giden bir Bern'le:
"Doktor Bey, acabi biri yiirmi sene daha yaşayabilir miyil?" dedi.
"İçki ve sigara içer misiniz? Kumar oynarmısınız? Çapkınlığınız var mı?"
Adam güvenlekonuşmaya başladı:
"İçkiyi de, sigarayı da hiç sevmem. Çapkınlığım da hiç yoktur."
Doktor, başını iki yana sallayıp, sert bir tavırla konuştu:
"Öyleyse daha ne demeye yirmi yıl yaşamak istiyorsunuz?"
Cesur dadı
İkinci Cihan Harbi'nde, bir Alman muharip Danimarka'da bir eve girdi ve içeride iki genç kızla, ihtiyar dadılarını bir köşeye saklanmış vaziyette buldu.
Zafer sarhoşluğu içindeki Alman savaşçı, "Haydi bakalım, arzularıma boyun eğmeye hazır olun" diye kükredi.
Körpe kızlar hemen diz çöküp yalvarmaya başladılar. Kendilerine istediğini yapmasını, fakat dadılarına dokunmamasını istediler.
Dadı bu sözleri işitince öne atıldı ve konuştu:
"Kızlar, kapatın bakayım çenenizi. Harp harptir. Savaşçı ne isterse o olur."
