Erdinç Ergezen, ünlü pastacı Sami Bey'in oğullarından biri. O da pastacılığa babasının bıraktığı yerden devam etti.
Çalışmalarını genişletti ve bu arada yurtdışına da açıldı.
Avustralya'ya gitti, Sami Bey Pastanesi'nin ürünlerini oralarda tanıttı ve sonra yurda döndü.
Erdinç Ergezen anrılarını yine bir Karşıyakalı olan Savaş Üzümcüoğlu ile paylaştı.
İşte Erdinç Ergezen'in anlattıkları:
"Yıllarca uğraş verdiğim pastacılıktan ve sinemacılıktan Allah bereket versin iyi para kazandım. Dönem dönem Türkiye'deki istikrarsızlığın ticaret hayatını etkilediği olmuştu. Değişik branşlarda bir iki girişimim olmasına rağmen başarıyı tutturamadım. Bir gün Reha Muhtar Show TV adına beni lokma ustası olarak Türk Haftası etkinlikleri için Avustralya'ya götürdü. Orada binlerce kişiye lokma dağıttık. Babamın meşhur ettiği Karşıyaka lokmasını...
Bir büyük firma sahibi lokmayı çok beğenmiş, bana ortaklık teklif etti. Darvin kentinde bir imalathane kurduk. Bana çok iyi para, ev, araba verdi. Avustralyalılara Karşıyaka lokmasını sevdirmiştim. Çok kısa sürede meşhur olduk. Ne var ki, vatan ve aile hasretine dayanamayıp yurda döndüm. Baba mesleği şekerciliğe başladım.
Kalıplarla hazırladığım meşhur horoz, emzik, düdüklü, lolipoplu, macunlu, susamlı, ezme şekerlemelerim vardı. Onları yapar, kolilere doldurur, Ege'nin il ve ilçelerini dolaşarak arabayla satışını yapardım. Mal yetiştiremez hale geldim. Turgutlu'da un kurabiyesi yapaan biriyle tanıştım. Kurabiyelerinin nefis bir tadı vardı. Mallarının hepesini almak istedim. Yaptıkları evde ailece yememiz için bile çok azdı. Adamı İzmir'e getirtip hamur makinesi aldık, bir de fırın yaptırdık. Sonra seri imalata geçti, sayemizde işi ilerletti."
salihli'den
Sepetçi Romanlar
Salihli'nin çok renkli kültürünün bir parçasıdır onlar.
Romanlar, Şehitler Mahallesi'nde müstakil evlerde yaşayagelen, yaz aylarında kullanım sahası bulan sepetleri bin bir emekle imal eden çoluk, çocuk, kadın-erkak her yaştaki Roman var olma mücadelesi veriyor.
Salihli'nin merkeze yakın mahallesi Şehitler'de yaşayan Romanlar geçimlerini sepet örmekle sağlamaya çalışıyor. Evlerinin avlusunda ve sokaklarda imal ettikleri sepetleri bahar aylarından itibaren örmeye başlayan Romanlar, kurdukları dernekle de sosyal faaliyetlerini iyileştirmeye yönelik çalışmalar yapıyor.
Romanların en büyük beklentilerini Dernek Başkanı Zeki Uğurçay şöyle ifade ediyor:
"En önemli ihtiyacımız toplumdaki önyargıyı kaldırmaktır. Salihli'deki Romanalar arasında tahsil yapmış örnekler var. Ben de onlardan biriyim. Herkes beni Zeki Başçavuş olarak bilir."
küpe
Kimse karıncalardan iyi vaaz veremez; karıncalar bir şey söyleyemezler de ondan.
B. Franklin
günün fıkrası
Baş ve fes
Kel Mısırlının fesini hamamda çalmışlar.
Hamamcı:
"Çalınmadı, sen hamama fessiz geldin" deyince, kel adam başını oradakilere göstererek konuşmaya başladı:
"Allahaşkına bakın... Bu baş fessiz başa benziyor mu? Fessiz hamama nasıl gelir?"
laflama
* Atalarımız bazen saçmalamış canım, gemisini kurtaran değil, armatörün aptal kızını kafesleyen kaptan!
* Bir zamanlar, "Sen ay ol, ben yıldızın olayım" diyordun, Şimdi "Sen tramvay ol, ben Mercedes'ten el sallayayım" diyorsun. Hey yavrum hey!
* Ah Köroğlu ah, "Tüfek icat oldu mertlik bozuldu" diyerek yanıldın bak. Asıl "Sosyal medya icat oldu mertlik bozuldu." Var mı itirazı olan?
* Sezen Aksu'nun "Ben her bahar aşık olurum" diye bir şarkısı var.
Bence finali şöyle olmalı, "Her sonbahar da ayrılırım."
İlla ki aksiyon yani.
İbrahim Ormancı'dan