• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Bergama’da ödenmesi geciken bir borç ERKİN USMAN

Bergama’da ödenmesi geciken bir borç

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 16.05.2017, 00:00

Eski Borlu doğumlu (Manisa/ Gördes) olmasına, Salihli topraklarında yetişmesine karşın kendisini Bergama'ya aitmiş gibi hisseden Recai Şeyhoğlu, geçtiğimiz gün sevgilisi/ aşkı Bergama'daydı.
Yıllar önce Bergama Öğretmenler Tüketim Kooperatifi yönetimindeyken esnaflarla iyi ilişkiler kuran Şeyhoğlu, öğretmenlerin ihtiyacı olan ayakkabıları Ardıç Kundura'dan alıyordu arkadaşlarıyla.
Kısa bir süre önce Mesut Ardıç, 42 yıllık ayakkabı esnaflığını bırakıp emekli yaşamına geçince "Bergamalıların çok ekmeğini yedim. Kazancımın bir kısmını da onlarla paylaşmak isterim" deyip devlet hastanesinin ameliyathanesine binlerce liralık araç gereç yardımında bulunmuştu.
Arkadaşı Mesut Ardıç'ın bu jestine karşılık Şeyhoğlu da onu kutlamaya gitmişti. Son çıkan iki kitabını da sevgili dostuna armağan etmek üzere...
Ardıç Kundura, Bergama'da bir markaydı. Mesut Ardıç da Bergamalıların bağrına bastığı bir esnaf... Onu unutmak, ihmal etmek ne mümkündü!
İkinci durak ise Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç'ti. Gönenç, ana- oğul Şeyhoğluların kitabın kırsala olan yolculuğunda onların elinden tutmuş, onlara hep destek olmuştu. Mutlu günde, kederli günde hep onların yanında yer almıştı.
Şeyhoğlu Ailesi, sevgili başkanlarının kadirşinaslığı karşısında bir şey yapabilmiş değillerdi bugüne değin. O gün Şeyhoğlu Mehmet Gönenç'i makamında ziyaret ederek teşekkür edip şilt verdi. "Bu, size gecikmiş bir teşekkürdür.
Zincir olarak hep bize omuz verdiniz, yanımızda yer aldınız. Sizi kitapların sevgilisi başkan olarak selamlıyorum, aydınlanma dostu ilan ediyorum" dedi.
Genç başkanın sözleri ise şöyle olmuştu o buluşmada: "Bizler, Pergamon Uygarlığı'nın ardıllarıyız. Bergamalıların kitap ve kütüphaneyle ilişkileri binlerce yıl öncesine dayanır. Aydınlanma-aydınlatma adına atılan adımlara destek olmayı bir zorunluluk, bir görev biliyoruz." Belediyedeki buluşmadan sonra Kaymakam Osman Canatan, Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel, öğrencisi Abidin Akgöz, Bergama Araştırma Kütüphanesi Müdürü Aydın İleri'yi ziyaret edip onlara da kitaplarını armağan eden Şeyhoğlu, son olarak Bergama Muhtarlar Derneği Başkanı Halil Erol ve Demircidere Muhtarı Hızır Yıldırım'a da ikişer kitap armağan etti.

"Anıt Adam" Mazhar Abi'yi andık

O İzmir için yaratılmıştı.
İş hayatında sembol oldu, sporda da... Olmadık bir zamanda kaybettik.
Dün ölümünün 13'üncü yılında rahmet ve sevgi ile andık.
"Hayatı seviyorsanız zamanınızı boşa geçirmeyin. Çünkü zaman, hayatın ta kendisidir" Benjamin Franklin'e göre.
Emily Dickinson da "Geçen gün bir dünya kaybettim" diyor, boşa geçen sadece bir günlük zamana ilişkin olarak.
Hayatı, bugün daha iyi bir yaşam, yarın daha güzel bir dünya için seven, insan sevdalısı Mazhar Zorlu'nun biz zamanından, ama hayatından çaldık.
Ona çaldığımız zamanla bir dünya değil, dünyalar kaybettirdik.
İşte sevgili Okan Yüksel o insanlık ve sevgi abidesini anlatıyor:
"Trajediler bir cesaret testidir.
Cumhuriyet'in 75. yılında Cumhuriyet aşığı 75'lik delikanlı Mazhar Zorlu'yu, cesaretini test eder gibi trajedi yarattık, hastane köşelerinde tutsak ettik.
Başını yüksekte taşımaya alışan Mazhar Zorlu eğilmedi, diz çökmedi, adli hatayı "Sağır Sultan"ın bile bilmesine rağmen Cumhurbaşkanı'nın bağışlama erkini, gücünü düşünmedi, aklının ucundan geçirmedi.
Suç sayıldığı ileri sürülen eylem nedeniyle sanık sandalyesine oturtuldu. Bundan gocunmadı. Verilen cezayı bir defne dalı gibi boynunda taşıyıp hapis yattı.
Dışarıda tutsak olmaktansa, özgürlüğünü yitirmek pahasına tutsaklıktan kurtulmak için tutsak olmasını bildi.
Acı ızdıraba katlandı, çileyi yaşamına katık etti. Bizleri "Ellerimizde yüreklerimizde vurulmuş kumrular gibi" öksüz bırakmadı, daha dik, daha gür, daha güçlü "Çiçekler içinde bir ülke" sevdasıyla yeniden geldi, aramızdan hiç ayrılmamışçasına.
Soyluluk doğumdan gelmez.
Yaşam biçiminden, yapılan hareketlerden gelir.
Hünerli elleriyle bir sanayi imparatorluğu yaratan Mazhar Zorlu, insan olmanın ana öğesi sayılan kültür, sanat, spor olaylarında onbinlerin gönlünde, yüreğinde taht kurdu.
Kilisli Rıfat'ın çevirisiyle cimriyi nasıl tanımlıyor Sadi: "Onun sofrasında ekmek yerine güneş bulunsa herkes kıyamete dek aydınlık yüzü göremezdi." Mazhar Zorlu, sadece sofrasını değil, İzmir'i, Türkiye'yi güneşle donatan insan oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA