Tarih 16 Kasım 2020... Ankara'dan acı bir haber düşüyor ajanslara.
Habere konu olan üç erkek çocuğu, üçü de 13 yaşında... Ege Ö. evlerine gelen ikiz kardeşlerden Ege D.'yi darp edip, Arda D.'yi ise bıçakladıktan sonra çekiçle öldürüyor. İddiaya göre Ege Ö. arkadaşını öldürdükten sonra intihar etmek istiyor, ancak kendini astığı ip kopunca arkadaşının cansız bedeninin yanına düşüyor.
Üçü de 8. sınıf öğrencisi, aynı zamanda sınıf arkadaşı. İkizler, arkadaşları Ege'nin evine misafirliğe geliyor. İddiaya göre üçlü arasında, oynadıkları bilgisayar oyunu yüzünden kavga çıkıyor. Ege Ö. mutfaktan aldığı bıçakla ikizleri yaralıyor.
İkizlerden Ege D. koşarak evden çıkıp komşulardan yardım istiyor. Ege Ö. kapıyı kilitleyerek Arda D.'yi bu kez çekiçle öldürüyor. İkizlerden yaralı olan hastaneye kaldırılırken, katil zanlısı Ege Ö. adliyeye sevk ediliyor....
Neresinden bakarsan bak, çok acı.
Ne 13 yaşındaki bir çocuğun cinayete kurban gitmesi, ne de 13 yaşındaki bir çocuğun katil olması hiçbirimizin vicdanının kabul edebileceği, içine sindirebileceği bir durum değil. Allah ailelerine sabır versin.
Bir yandan da potansiyel tehlikenin farkındayız değil mi? O yaşlardaki çocukların neredeyse tamamı bu tür bilgisayar oyunlarını oynuyor. Ağırlıklı olarak savaş oyunları bunlar. Bu oyunlarda çocukların tabiriyle söylüyorum: 'kupa kasılıyor' ne kadar kupa kasarsan o kadar çok kupa, yani 'statü' sahibi oluyorsun. Öfke, rekabet, kavga her yaşta oluyor, olacak. Peki şiddetle nasıl baş edeceğiz?
Biz daha evdeki şiddeti tam çözememişken, konu duygusal şiddete bile gelememişken, bir de siber zorbalık gibi kavramlar girdi hayatımıza.
Bazen bu yaşananlara bakıp, 'Sen şiddetsiz bir hayat sunsan, ömrün boyunca bunun için çabalasan ne? Biri gelip özenle büyüttüğün çiçeği ayağıyla ezip geçmiyor mu!' diye düşünüyorum.
Yine de çiçeğimi/çiçeklerimizi korumak için kendimden ve yakın çevremden başlayan bir mücadele alanı yaratmak, hiçbir şey yapmamaktan daha doğru geliyor bana.
ÇOCUĞU İNTERNETTE DENETİMSİZ BIRAKMAYIN
Altınbaş Üniversitesi (AÜ) Çocuk Koruma ve Bakım Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Aile Danışmanı Barış Tuncer, siber şiddet kavramı ile birlikte aile faktörünün de önemine değiniyor.
Tuncer, "Çocuk internette zaman geçirirken onu kontrol edin, denetleyin ve yönlendirin" diyor. Siber şiddetin tanımını yapan Tuncer, şunları söylüyor: "Cep telefonu, internet gibi teknolojik araçlar kullanılarak yapılan zorbalığa 'siber şiddet' diyoruz. Kişiyi tehdit etmek, küçük düşürücü mesajlar göndermek, hakkında dedikodu yaymak, kişisel bilgilerini ifşa etmek, fotoğraflarının altına küçük düşürücü yorumlar yapmak da siber şiddettir."
AİLEDE DAYAK YİYEN ARKADAŞINI DÖVÜYOR
Son yıllarda ilköğretim düzeyindeki çocuklar arasında siber şiddetin arttığını anlatan Barış Tuncer, "Diğer zorbalık türlerine maruz kalan çocukların siber zorbalığa da maruz kalma noktasında risk altında oldukları söyleniyor.
Tutarsız ve cezalandırıcı tutum sergileyen ailelerden gelen çocuklar, siber şiddet uygulamaya daha eğilimli oluyor. Çünkü bu çocuklar ailelerinden şiddet görüyor ve onlar da güçlerinin yettiği arkadaşlarına, akranlarına şiddet uyguluyor" diyor.
BİZ ŞİDDETİ BİTİRMEZSEK ŞİDDET BİZİ BİTİRECEK
Siber zorbalığın okuldan kaçmak, okul terki, fiziksel, duygusal hastalıklar, şiddet, cinayet gibi olumsuz sonuçları var. Ülkemizde yapılan araştırmalara göre, gençlerin yüzde 56'sı en az bir kere siber şiddete maruz kaldıklarını söylüyor. Yüzde 36'sı da en bir kere kendisinin de siber zorbalık yaptığını dile getiriyor. Barış Tuncer, "2020 yılındayız. çocukların internet başında geçirdikleri zaman artıyor. Bu durum siber zorbalığın da artmasına neden oluyor" diyerek, bugün aileden başlayarak sonunu getiremediğimiz şiddetin, acı olaylarla canımızı yakmaya devam edeceğini söylüyor.