Filiz İçke Önal

Çocuğa kavga etmeyi öğretmek

Bir insanı en iyi nerede tanırız?
Birlikte çalışırken mi? Sofrada mı? Seyahatte mi? Belki hepsi, belki hiçbiri. Ama illa ki kavga etmeli... Gayet kibar bir insanın ne derece kabalaşabileceğini görebileceğimiz tek ortam, sıkı bir kavgadır. Arkadaşlığın o cicim aylarında paylaşılan sırların çarşaf çarşaf ortaya dökülüp dökülmeyeceği hep o kavgalarda belli olur. Bir insanın çirkinlik, kabalık, bencillik adına gelebileceği sınır çizgisidir kavga. Görebileceğimiz en kötü versiyonu, tüm gerçekliğiyle karşımızdadır.
Kişiselleştirmeden, sözlerin sadece kavga konusu etrafında dolaştırıldığı, hemen olmasa bile ilk aranın ardından tarafların uzlaşıp ortak noktada buluşabildiği kavgalar, araya giren küslük zamanlarının bile yıkamadığı güçlü sadakat duygusu, en kızgın anlarda bile 'karşı taraf duysa sarf edenin yüzünü kızartacak kadar' ağır laflar etmemiş olmanın hafifliği ne güzeldir oysa.
Deniz artık 10 yaşında ve sanırım uzmanların 'ön ergenlik' dediği dönemi yaşıyoruz. Benden ama benim olmadığının idrakiyle, kişiliğini örselemeden, güzel güzel kavga etmeye çalışıyorum çocuğumla. Her zaman da kolay olmuyor tabii ki.
"Ben ne dersem o olacak!", "Kes sesini!" diyerek kendi bencil konfor alanıma çekilmek en kolayı. Zoru seçiyorum. Kavganın incelikleri öğretmeye çalışıyorum. Ki, ağzından çıkanı kulağı duysun. Açık sözlülükle küstahlığı karıştırmasın. Haddini bilsin; kendi sınırlarını korurken, başkalarının sınırlarını ihlal etmesin. Ve hep hep hep söylüyorum: Her şeyi hoş görürüm, SAYGISIZLIĞI ASLA!

EKSİK PUZZLE GİBİ BİREYLER
Etraf bırakın kavga etmeyi, konuşmayı bilmeyen yetişkinlerle dolu.
Bunun da temelleri ailede atılıyor.
Anlaşılmadığını ve kimsenin kendisini dinlemediğini düşünen o çocuk, artık sesini her ortamda yükseltmeye başlıyor. Sürekli suçlanarak büyütüldüğünden, girdiği her kavgayı kişiselleştiriyor, her fikir ayrılığını öz benliğine yapılmış bir saldırı gibi görüyor.
Ergenlere has skor kaygısı, laf sokma yarışı, kapak yapma çabaları ile yaşlanmış ama büyümemiş, yetişkin ama yetişmemiş, en önemli parçası eksik kalmış bir puzzle gibi dolaşıyor etrafta.

MATEMATİK AFFETMEZ
Hayatın matematiği affetmiyor oysa.
Hani "Bu bilgi ne işimize yarayacak" diye diye yarım yamalak dinlediğimiz ve ucu ucuna notlarla geçtiğimiz o dersler var ya... Biz yırttık sanıyoruz ama ders devam ediyor aslında.
Hayat burnumuzu asfalta sürte sürte öğretiyor ileri geri konuşmamayı, sınırını bilmeyi, eğrisini doğrusunu hesaplamayı, yeri geldiğinde üçe beşe bakmayıp, yeri geldiğinde kılı kırk yarmayı.
Hadi öyleyse, dersi geçenlere geçmiş olsun, geçemeyenlere 've tabii ki etrafındakilere de!' kolay gelsin!

PLASTİKLER KANIMIZA KADAR GİRDİ!

"Sağım, solum, önüm, arkam plastik" derken, sonunda bu da oldu: Plastik kanımıza kadar girdi! Hollanda'daki Vrije Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmada, tamamı sağlıklı yetişkin 22 bağışçıdan alınan kan örnekleri analiz edildi ve 17'sinin kanında plastik parçacıklar bulundu. Kan örneklerinin yarısında içecek şişelerinde kullanılan pet plastik, üçte birinde gıda paketlenmesinde de kullanılan polistiren, dörtte birinde de plastik poşet malzemesi polietilene rastlandı. Araştırma ayrıca, mikroplastiklerin vücutta hareket edebildiğini ve organlara yerleşebileceğini gösterdi.
Araştırma ekibinden Ekotoksikolog Prof. Dick Vethaak, "Bebeklerin ve küçük çocukların bu tür kimyasallara karşı daha savunmasız olduklarını biliyoruz" diyerek bu konuda acilen çok daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söyledi.
Çocukları okula gönderirken beslenme çantalarına koyduğumuz pet şişelerden başlayarak, plastik maruziyetimizi en aza indirmemiz gerekiyor.
Hem temiz bir çevre hem de sağlık için. Hemen. Şimdi.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.