Filiz İçke Önal

Hadi ol eskisi gibi olabilirsen...

Bilip de unuttuğumuz ne varsa hatırladık 6 Şubat'tan sonra.

GERÇEĞİ EĞİP BÜKEMEZSİN:
Mesela demir yamulabilir, beton un ufak dökülebilir ama gerçeği eğip bükemezsin. Ya doğrusundur, ya eğri... x noktasındaki enkazla y noktasındaki sağlam bina arasındaki farkı ancak bilimle ve ahlakla açıklayabilirsin.
Ötesi Nasreddin Hoca'nın kazan öldü hikayesi. Doğurduğuna inandıysan, öldüğüne ne inanacaksın el mecbur! Ya da göle maya çalacaksın.
Sonra da ekleyeceksin: Ya tutarsa!
SEN, BEN, O YOK: Mesela sen, ben, o yok ve aslında olmadı hiçbir zaman. Hepimiz görünmez bağlarla bağlıyız birbirimize. Ya hep birlikte iyi ya da hep birlikte kötüyüz. O yüzden, o günden beri milyonuncu kez nefesini tuttuğunu fark etmen. Uyuyup uyuduğundan, korkup korktuğundan utanman hep bu yüzden. Bir yanın diğer bir yanına mahcup, bir yanın diğer yanına borçlu.

İlkokul 2'nci sınıf öğrencisi Karan Yıldız, annesinin evde pişirdiği poğaçaları satıp, parasını depremzede yaşıtlarına gönderdi.

İYİLİĞİ ÇOĞALTMAK ŞART:
Mesela bir yanımız, diğer bir yanımızı yenmek zorunda. İyilik kötülükten alacaklı çünkü. Yerin yedi kat dibinden ekmeğini çıkarırken hiç düşünmeden o enkazlara koşan madenciler, annesinin pişirdiği poğaçaları satıp parasını bölgeye gönderen o çocuk, günlerdir bir can fazladan kurtarmak için çırpınan sağlık emekçileri, bölgede çocuklara pamuk şeker dağıtan o amca, yüzlercesi ve dahi binlercesi... İyiliği çoğaltırken, kötülüğü de daha görünür, daha mücadele edilebilir kılıyor.

DERS, SEN ÖGRENENE KADAR DEVAM EDER

Yitip giden canlar rakamlardan ibaret değil ki. Annesiz babasız kalmış yavrular, evladından çok yaşamak zorunda kalanlar, yarım kalan hayatlar... Keşke. Keşke... Bu dersi 1999'da çok iyi bir şekilde öğrenmiş olsaydık. aradan geçen 24 yılda belki bir şeyler yapmışız ama yeterli olmamış belli ki. Bari bundan sonra herkes, akıl ve vicdanla, bilim ve ahlakla hareket edip, elinden gelenin en iyisini yapsa!

INSAN İNSANIN KURDU MU YOKSA YURDU MU?

Paylaşmak ne sihirli, ne güzel bir eylem. Acıyı, iç sıkıntısını, yalnızlığı azaltırken; sevinci, mutluluğu, neşeyi çoğaltıyor mesela.
Yalnız yediğin yavan geliyor da, kalabalıkta gülüş cümbüş yediğin (Gülüş cümbüş, rahmetli Alos'umuzun deyişiydi) zeytin ekmek değil, baklava börek oluyor.
İşler her zaman da rast gitmiyor elbette. Bazen birinin sorumsuzluğu, bencilliği, aç gözlülüğü bir diğerinin hayatına mal oluyor.
Ya da enkaz altında ölümü beklerken, yüzlerce binlerce kilometre uzaktan gelen, dilini bile bilmediğin biri kahramanın olup hayatını kurtarıyor.
Nitekim insan insanın hem kurdu hem yurdu. Mesele, hangisi olmayı seçtiğin aslında...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.