Bin dokuz yüz yetmiş beşlerde sevgili Baha Boduroğlu'nun "Gençlik başımda duman" şarkısını zevkle dinlerdi bizim kuşak. Hala zaman zaman dinliyoruz. O dönem birçok filmin alt fon müziği olmuştu. Yeni dönem tv dizlerinde de kullanılıyor. 'ERGEN OLMAK' özel bir dönemdir. İnsanın hayat boyunca bir dönem yaşayacağı diğer yıllarında özlemle dilinden düşürmeyeceği o güzel yıllar.
Buluğ çağının handikaplarını eminim hepimiz yaşadık.
ZENGİN HAYAL DÜNYASI
Öfkelerin, bunalımların, çatışmaların, kaygıların, yanılmaların, tecrübelerin, bocalamaların, çelişkilerin yaşandığı bir süreç.
Evet geldi geçti ama; deldi de geçti.
Geçmişe ait hepimizin bir draması mevcut.
Yaşı geçmiş olanların bazen mutlulukla, bazen "EN YORGUN YILLARIM" dedikleri en güzel zamanlar. Hani Sezen Aksu'nun bir şarkısı vardır. 'Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler. Tek bir söz söylemeye hakkım yok" Evet artık kendimize söylenecek bir sözümüz yok maalesef fakat gelecek nesillere öğreteceğimiz çok şeyimiz var. Hepimiz biliyoruz ki; "İLK GENÇLİK ÇAĞI" hayal dünyasının çok zengin ve geniş olduğu, gaye ve özlemlerin, hedeflerin yeşerdiği, yeni arkadaşlıkların, ilk aşkların ve sevgilerin yaşandığı dönemdir.
Her dönem kendi gençliğini yaratıyor.
Yaşadıkları döneme ait alışkanlıklarını geliştiriyorlar. Teknolojinin ve kendilerine sunulan imkanları istedikleri gibi kullanma hakkına sahip oluyorlar doğal olarak.
AYAKLARI YERE BASMAYAN
İşte son yeni gençlik portresi; ayakları yere basmayan sadece kendisi için özgürlük isteyen ve bencil bir nesil. Günümüz gençliği özellikle lise yıllarında çok iyimser ama bu hayali bir iyimserlik. Çoğu, üniversitede çok iyi bir bölümü okuyacağını, sporcu, ünlü olacağını düşünüyor ama bunun için genelde pek bir şey yapamıyor.
Çünkü günümüz tv ve sinemasının, bazen ailelerin; istediğin her şeyi yapabilirsin psikolojisini onlara aşılamalarıyla tembel kişilikler oluşturmuş durumda. Kolay başarı kazanmak düsturları... TV'lerde sunulan programların yanlış öğretileri yüzünden kafası karışık bir gençlik güruhu. Yalnızlaşan, aşırı bencil, kaygılı, öfke ve nefret dolu bir insanlığa doğru doludizgin gidiyoruz.
Medeniyetin bize sunduğu garip verilerle artık tüm dünya sessizce ve kendi içinde sinsice "ÇILGINLAR KOĞUŞUNA" dönüşüyor. Trafik karmaşasını çözmek yerine zorlaştırma konusunda tam gaz ilerliyoruz bir çok konuda olduğu gibi. Kendi aracınızın yetersiz olduğu yerlerde Allah'tan toplu taşıma araçları imdadınıza yetişiyor.
LÜTFEN DUYARLI OLUN
Toplu taşıma, artık kabusa dönüştü desem... Evet gelecek nesillerimizi çok seviyoruz ama onlarda "SAYGI" denen, artık lugatlarında olmayan bu duyguyu hatırlasalar hiç fena olmayacak. Ben aynı zamanda moda kavramına da karşıyım. Al işte yeni moda çantalar. İhtiyaçtan mı diye akıllarda karmaşa yaratıyor. Gençlerimizin şehir taşıtlarında arkalarında kocaman bir sırt çantasıyla iki kişilik boşlukları işgal etmelerine sinir olmaya başladım. Kulaklarında ve ellerinde iletişim aletleriyle umurlarında değil. Kendilerinden büyüklerine yer vermelerini unuttuk. Böyle bir şey beklemiyoruz artık. Zaten yolcu sayısı belli olan taşıtları sırtındaki kamburlarla işgal etmeseler veya araca binerken önlemini alıp ellerinde taşısalar biz büyükler çok mutlu olacağız.
Ah gençlerimiz size çok seviyor ve güveniyoruz.
Lütfen duyarlı olun. Bu dönemler çok çabuk geçiyor. Sizden sonrasına iyi örnekler olun. Ahh geçmiş hatalarımız... Yine bir şarkı adıyla yazıma nokta koyuyorum:
BİZ NEREDE YANLIŞ YAPTIK?