1980 yılların başında bir Orhan Gencebay fırtınası vardı. Albümleri peynir ekmek gibi satılırdı. O dönemin gençleri yani biz çok sevmiştik onun şarkılarını. Her ne kadar pop müziği ilk tercihimiz olsa bile biz Orhan babayı kendimize pek yakın bulmuştuk. Bağrı yanık halkımızın duyguları bu kadar mı güzel dile getirilirdi. Arabesk ve fantezi dünyasının tahtına oturmuş birkaç sanatçıdan hatta en başı çeken sanatçımızın en sevdiğim şarkısı Hatasız kul olmazdı. Hepimiz aşağı yukarı mahalle kültürüyle büyümüş gençlik olarak birçok anılarımızın altında saklıdır bu şarkılar. Hele İzmirliyseniz, balkon sefalarımızın hiç bitmediğini kendi aramızda çok iyi biliriz. Akşam çayları, kahveleriyle, birbirimizin bahçelerinde ve kapı önü komşuluk peşrevleriyle geçerdi. Zamanın pikaplarında annemizin "Kızım koysana bir Orhan Gencebay dinleyelim" seslenişleri birçok evde yaşanırdı. Bize göre güzel yıllardı. Çünkü herkes ilk deli kanlarının aktığı yıllara aittir. Hep orada kalırlar ve yaşadığı yılları bir define gibi anılarında saklarlar. Son yıllarda TV'ler de sürpriz ve tartışmaya açık bir reklam filminde gördüğümüz sanatçımızın artık yeni bestelerini ve şarkılarını bekliyoruz.
DENEMEDEN BİLEMEYİZ
Şimdi gelelim yukarıdaki şarkımızın konusuna; "Hata nedir?" hayatımızın içinde en çok yaptığımız hatalar nelerdir? Herkesin yaşam kültürü farklıdır ve kendi hayat öğretisinin konularında sınavlardan geçer. Bir şey yapmadan önce yapılacak şeyin sonuçlarından korkma duygusuna "Hata yapma korkusu" diyormuşuz. Bu korkunun yaşamımızda birincil etkisi kendimiz gibi olamamak ve kendimizi kısıtlamakmış. Sakındığımız her şey, gelecek zaman içinde bir çığ gibi büyüyerek, daha büyük hataları getirebiliyormuş. Bir şeyleri denemeden sonucun ne olacağını bilemeyiz. Yaşamda başarıyı tadamamış insanlar cesur olmak yerine korkularıyla yaşamayı tercih etmişler ve istedikleri noktaya gelememişlerdir. Az hata, az başarıdır. Bir şeyi tekrar tekrar denemekten korkmamalıyız.
ÖĞRENMENİN YOLU
Başarılı insanlar için hata yapmanın tek faydası, onlardan ders çıkarabiliyor olmalarıdır. Einstein'a göre "Hiç hata yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir." Peki!. hatalara karşı yaklaşımımız nasıl olmalı?
Öğrenmenin en doğal yolu hataymış. Özellikle "Asla hata yapmayacağım." gibi duygu ve düşünceler başarısızlığa giden yolu açıyormuş.
Psikologlara göre, yanlış yaptığınızı düşünerek zamanınızı ve enerjinizi tüketmeyin. Eğer zihniniz yapılan yanlışları değerlendirmekle meşgul olursa, gerçek işlerinize ve çözüme odaklanamazsınız. Problem çıktığı andan itibaren bunu kabullenmeli ve çözümü düşünmelisiniz. Başarılı insan, mücadeleyi seven, zorluklarla başa çıkmayı eğlenceli hale getirebilen, büyük düşünen, hayalleriyle isteklerinin farkında olan, isteklerine ulaşmak için çalışmaktan korkmayanlarmış. Başarılı insan anı yaşar ve hatalardan korkmazmış.
Banu yanlış evliliğinin sonucunda iki çocuğuyla boşandığı zaman kaderine isyan ediyor ve evliliği için kendisini suçluyordu. Oysa dünya tatlısı iki evladına sahip olmak isteyen, hastane kapılarında ve kurumlarda mücadele veren anne adaylarını düşünse böyle konuşur muydu?
Çok sevdiği işine son verilen Ahmet'in çok sonraları; çok daha farklı işlerde en üst düzeye geldiğinde geçmiş üzüntülerine kendisi bile anlam veremiyordu.
Biz hatalarımızla varız ve her şeye rağmen bize bu yüce duyguyu tattıran Allah'a şükredelim.