• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
İzmir’in yenileri HAKAN URGANCI

İzmir’in yenileri

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06.01.2019, 00:00

Yeni bir yıl için İzmir'in iki yeni mekanını iftiharla sunarım: Buca'da eski adı Oliver olan mekan, yeni bir konsept ve isimle hizmete girmiş. Mekanın eski sahiplerinden Serkan Erçakır ve yine İzmir'in marka işletmecilerinden Selim Kaptan'ın ortaklığında faaliyete giren Hungry Dog, bir cafe-pub olarak düşünülmüş. Hungry Dog (Oldukça havalı olan ismi dilimize çevirmeye çalışmayın) , bir yeme-içme tesisinden çok popüler kültür müzesine benziyor. İzmir ölçeğinde hayli büyük sayılacak çift katlı mekanı dolaşmaya doyamazsınız. Selim Kaptan'ın yıllarca biriktirdiği özel parçaların sergilendiği alanda neler yok ki? Özellikle yakın tarihin(50ler-60lar) Amerikan rüyasının popüler kültüre sunduğu çeşit çeşit meşrubat şişeleri, daktilolar, onlarca ciklet makinesi, döneminin servet sayılacak özel üretim yarış bisikletleri ve dahası... Hani şöyle düşünün; normalde gezmek için bilet parası vermeniz gereken bir mekanda yediğiniz içtiğiniz kadar ödüyorsunuz. Bolca atıştırmalığıyla düzgün çalışan bir mutfağı olsa da, Hungry Dog'u gördüğünüzde aklınıza son gelecek şeyin yemek olduğunu da söyleyebilirim.

FIRIN BAŞI KONSEPTİ

Urla'da, bozuk sayılabilecek bir yolla ulaşılabilen bir yeni mekan: Od Urla.
Orta büyüklükteki restoran, Venedik Pizza'nın varisi genç şef Osman Sezener'in ustalık dönemi eseri. Tamamen kendi üretimleri seramik tabaklarda sunulan küçük porsiyonlu göze ve mideye hitap eden yemekler, dünyada örneklerinin bolca bulunduğu bir konsepte, bir şef restoranına işaret ediyor. Mutfak ve fırın, mermer bir banko ile çevrili chef table'ın ortasında yer alıyor. Yemeğinizi yerken şeflerin çalışmasını izliyorsunuz. Bu yüzden bu restorana rezervasyon yaparken (rezervasyonsuz denemeyin bile) , bu oturma düzeninde sadece yanınızdaki ile sohbet edebileceğinizi bilerek gidin.
Karşınızda biri olmayacak. Dolayısıyla burası grup sohbet alanı değil, tamamıyla bir yeme deneyimi üzerine düşünülmüş.
Yemekler servis edildiğinde, güleryüzlü şef yardımcıları, ya da bizzat Osman bey tarafından tabağınızdakiler hakkında coşkuyla bilgilendiriliyorsunuz.
Tüm malzemelerin özenle seçildiği bir tür mutfak laboratuarından çok doymuş ve hesaplı bir şekilde ayrılmak gibi bir düşünceye girmeyelim. Dünyanın hiçbir yerinde bu durum böyle değil. Dolayısyla tipik bir izmirli olarak, "O paraya balık yerdik" gibi bir düşünceniz olacaksa bence hiç uğramayın. Ancak yeniliği takdir edebilecek gustonuz ve cesaretiniz varsa gönül rahatlığıyla öneririm. Ben yediğim hemen her şeyi başarılı buldum.
İlla ki tavsiye istiyorsanız:

MESİR MACUNLU BONFİLE

İstiridye mantarını mutlaka deneyin.
Masadan doymuş kalkmak için mesir macunlu (yanlış duymadınız) bonfile diyorum. Bildiğiniz sosislerden değil, kuzu sosis, bizim grubun favorisi oldu.
Yine odun fırınında hafif pişmiş kalamar ve tarhana sosunda karides ara sıcak olarak tavsiye olunur. Eğer benim gibi meraklılardansanız, her şeyden azar azar sunulan tadım mönüsünü isteyebilirsiniz.
Şimdiden afiyet olsun. İzmir'in kabuğunu kırabilmesi için Od Urla gibi yerlerin yaşaması ve çoğalması lazım.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA