Birleşik Arap Emirliği'nin en popüler turizm destinasyonu olan Dubai'nin neden bu kadar popüler olduğunu keşfettim geçtiğimiz hafta...
En büyük, en uzun gibi pek çok 'en'i bünyesinde barındıran, hatta bundan öte iddiası ve varlık sebebi haline getiren Dubai, aynı zamanda en pahalı şehirlerden biri de... Bir Dirhem'in 1.44 lira civarında olduğunu söyleyerek başlayalım.
Gökdelenlerle dolu olan Dubai Marina'da kanal manzaralı lüks bir 2+1 dairenin fiyatı 2.7 milyon lira civarında imiş ve aylık kira getirisi de 12 bin lira imiş. Yani her bakımdan zengin bir ülke. Dilencisi, arsız satıcısı filan yok.
PLAJ ÜCRETSİZ
Ülkeye girişte göz taraması yapılarak bir optik kimlik oluşturuluyor, çıkışta herhengi bir görevli pasaportunuza damga vurmuyor. Gözünüzü taratıp geçiyorsunuz.
Yazın sıcaklık değerleri 50 derecenin üstüne çıkan ve yapış yapış bir yer olan Dubai'nin kış mevsimine denk gelen Aralık ayında yüksek turizm sezonu yaşanıyor. Sıcaklık 28-29 derece ve zevkle denize giriliyor.
Hava sıcak ama yakmıyor.
Güneş, bir filtre ardından gösteriyor gibi yüzünü... Denize girmek için beyaz kumsallı birden çok plajı var. Ben, Jumeira (Bu arada, Jumeira isminin bizdeki karşılığı, Cemre) bölgesindeki pilajlardan La Mer'i ve Jumeira Beach Resort'u seçtim.
Yeme içme seçeneği neredeyse sonsuz olan bu plajlarda giriş ücreti yok.
Havlunuzu serip oturabilirsiniz.
Ancak (bizdeki gibi lüks bir hizmet pek olmasa da) bir şezlong ve şemsiye isterseniz 150 lira ödemek zorundasınız.
Soyunma kabinleri, lüks, temiz ve ücretsiz olsa da duş almak için her 2 dakikada bir jeton (7 lira) atmalısınız. Bu arada çölde gezen arabın devesine binip ücretli fotoğraf da çekilebilirsiniz.
LÜKSÜN SINIRI YOK
Plaj kenarlarında her tür yemek seçeneği olsa da ben yengeç ve deniz mahsulünü seçtim. Özellikle Aprons and Hammonds restoranı öneririm.
Yeme ritüeli olarak önünüze bir önlük bağlıyor, elinize de dev yengecin kabuklarını kırmak için minik bir çekiç veriyorlar.
Ucuz değil, ama burada hiçbir şey ucuz değil nasılsa.
Biz de büyük denizde boğulmayı tercih ettik.
Yoksa lüksün sınırı yok.
Dubai'de, ortakları arasında Robert de Niro'nun da bulunduğu Nobu gibi restoranlar var ki, kişi başı minimum ödeme 150- 200 dolardan başlıyor.
Metro ve tramvay, zaten küçük olan şehirde uygun ulaşım seçenekleri.
Yerden epey yüksekte giden metro şık ama çok kalabalık.
Eğer taksi kullanacaksanız sakın ola yanılıp da beyaz Lexus'lara binmeyin. Bunlarda taksi tabelası yok ve on katı fiyat yazıyor. Onlar haricinde normal taksilere binebilirsiniz.
ERDOĞAN HAYRANI
Bunların hemen hepsini Pakistanlılar kullanıyor.
Türkiye'den geldiğinizi söylediğinizde hemen Recep Tayyip Erdoğan hayranlıklarını belirtiyorlar.
Hintliler için de aynı şeyi söyleyebiliriz. İngilizce konuşup anlaşmak konusuna gelince...Hemen herkes bir şekilde ingilizce konuşuyor. Ancak Pakistanlılar sizi pek anlamıyor, hızlı konuşan Hintlileri siz zor anlıyorsunuz.
Onun dışında Uzakdoğulularla kolay anlaşıyorsunuz.
Hemen her zaman gülümseyen (Ve nedense çoğunun diş düzeltme teli bulunan) Uzakdoğulular, turizm alanında yoğun olarak çalışıyorlar.
TÜRKLER ÜST DÜZEY
Burada Pakistanlılar ve Hintliler en ağır işleri yapıyorlar. Uzakdoğulular insanla temasın olduğu yerlerde (hatta bazen Dubai'de miyiz, Tayland'da mıyız, şaşırdık) beyaz yakalı işler yapıyorlar.
Türkler ve Avrupalılar üst düzey konumlarda bulunuyor.
Dubai vatandaşı olan Emirati'ler, ayrıcalıklı muamele görüyor. Vergi ödemiyor, kira geliriyle yaşıyor çoğu...
Dubai'de iş yapma şartlarından biri, işletmenin yüzde 51'inin bir Emiratili olması. Büyük ortağınız, işe gelmese de her ay tıkır tıkır sizden parasını alıyor.
Haftaya, Dubai'nin 'En'leri ile devam edeceğiz.