Hakan Urgancı

Hangi hoca en iyi?

Eğitim ciddi iş. Eğitim tartışılan iş. Geçen gün, eski hocalarımdan biri ile konuşuyordum. Bir anlamda dertleşiyorduk. Adam yılların eğitimcisi. Bendeniz ise iletişim eğitimleri veriyorum on yıldır, hasbelkader.
Yani hocamın yanında ismimiz anılmaz.
Hoca dertli... Artık eğitimde öğrencinin eğlendirilmesi gerektiği tezine isyan ediyor ki haklı. Bu arada, onu haklı bulan ben, eğitimde eğlenceyi en çok kullanan adamlardan biriyim. Peki, hocayı niye haklı buluyorum?
AMAÇ DEĞİL ARAÇ
İnternet çağında, ilgi süreleri on dakikanın da çok altına düştüğü için, öğrencinin ilgisini tekrar toplayabilmek önemli bir beceri. Bu beceriyi kazanma araçlarından biri de eğlence. Bakın araç diyorum, amaç değil. Yani artık her motivasyon konuşmacısının öykündüğü gibi, bir eğitimci bir çakma Cem Yılmaz olmak zorunda değil, bence...(Zaten istenerek olunabiliyor mu?) Önemli olan dinleyiciyi sıkmamak.
Bunun için ne yaptığın, sana ve kumaşına kalmış. Eğer kendimi teatral ve esprili buluyorsam, şakalar yaparım. (Ben bu konuma örnek olabilirim.) Ama herkes böyle olmak zorunda mı? Asla. Kimi de interaktif bir ders işler, oyunlar oynatır, açık havaya taşır dersi. (Ölü Ozanlar Derneği filmini bilmeyeniniz var mı?) Önemli olan ortamdaki enerjiyi her dem taze tutmak.
Herkes espri yapmak zorunda değil!
Bilgiyi bana ilet te, sen istediğin duygu ve hareketi katmakta özgür ol.
MÜŞTERİYE GÖRE SATICI
Bir de her müşteriye göre satıcı var.
Ne yazık ki günümüzde eğitim fiyatları nedeniyle öğrenci müşteri olarak görülüyor ve müşteri sıkılmasın diye takla atılıyor.
Yanlış! Çeşit çeşit öğrenci var. Her öğrenci aynı şekilde motive olmuyor ki...
Aslında herkes, kendisine nasıl davranılmasını isterse öyle eğitim veriyor. Örneğin biri bana 'Senden bir cacık olmaz' dese, benim motivasyonum düşer. "Sen de cacık yemeyiver!" deyip uzaklaşırım.
Oysa bu söz üzerine inat edip başarılı olan çok öğrenci de tanıyorum. Bu iki öğrenciye göre de hoca var.
HER İKİSİ DE LAZIM
Benim gibi çabuk motivasyonu kaçan için benim gibi yüreklendirici hocalar var. Böyle bir sınıfta, kimse geride bırakılmaz. Düşenler ayağa kaldırılır, yola birlikte devam edilir. Er ya da geç, finiş çizgisine herkes varır. Kimi biraz önce, kimi biraz sonra. Kimi çok iyi, kimi vasat... Mükemmeliyetçi ailelerde büyümüş öğrenciler için, olumlu sözcükler seçen eğitmenler pek makbul olmuyor. Çünkü onlar, 'asla tatmin olmaz' ebeveynlere alışmış çocuklar.
Onlar için yumuşak sözcükler, gerçekçi olmuyor. Kendilerini 'avutulmuş' hissediyor ve potansiyellerini tam olarak sergileyemiyorlar. Bu kez de Whiplash filmindeki yarı psikopat hocayı anımsayalım.
Bunlar, baskı yaparak kömürü elmasa çaviren hocalar. Bir numara olmak için, biraz daha acımasız bir eğitimciye ihtiyaç var. Dolayısıyla, her iki eğitmen tipinden de bir okulun kadrosunda olmalı bence. Zenginliktir...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.