Hakan Urgancı

Hayata döndüren İstanbullu Gelin

Psikiyatrist Gülseren Budayıcıoğlu, alanında tanınmış bir isim olmakla birlikte son yıllarda kitlesel bilinirliğe ulaşmış biri. Yazdığı kitaplar, pek çok baskı görmüş. Kurguları, büyük oranda gerçek terapi seanslarını içeriyor ya da en azından onlardan alınan ilhamla tasarlanmış. Bunlardan biri de 'Hayat Dön' adlı kitap. Roman olmasa da, böyle de okunabilecek bir terapi ve dönüşüm öyküsü.
Kitapta, fiziksel olarak bakımsız, kendine güveni olmayan, hayata öfkeli Ala karakterinin terapi koltuğunda evrimleşen öyküsünü izliyoruz. İsimler değiştirilse de olaylar gerçek. Ala da bir takma isim. Annesi Süreyya tarafından sevgisiz büyütülen genç kız, aslında annesinin gelin gittiği konaktaki dominant Esma sultan karakterinin nice kurbanından sadece biri...
Yazarın kitaptaki karakterlerinden Esma ve gelini Süreyya'nın öyküsü temel alınarak, iki yıl yeri yerinden oynatan İstanbullu Gelin dizisi yazılmış. Her ne kadar dizinin jeneriğinde eser Gülseren Budayıcıoğlu'na ait görünse de aslında durum böyle değil. Yurt dışında böyle durumlarda şöyle bir formül izleniyor. 'Gülseren Budayıcıoğlu'nun karakterlerinden alınmıştır.' Deniyor ki bu çok daha yerinde bir ifade olur.
GRİ KARAKTERLER
Çünkü Esma Sultan'ın ilk halleri haricinde dizide karakterlerden eser yok. Ağır bunalımdaki pasif Süreyya, dizide mücadeleci, kayınvalidesini bile değiştirebilen Süreyya'ya dönüşmüş.
Bu yüzden kitapla alakası yok. Yine de dizi, Türk dizi sektörü için bir yüz akı.
Her şeyiyle klas. Üstelik seyircisine ümit veriyor. Birlik ve beraberlik içinde bir ailenin her şeyin üstesinden gelebileceğinin altını çiziyor. Bu yönüyle geçmişin Yeşilçam aile dramalarına benzese de çok daha ileri giderek geniş karakter çözümlemeleri yapıyor.
Karakterlerimiz çok boyutlu. Siyah ya da beyaz değil, gri karakterler.
Aslen kötülük diye bir şeyin olmadığını, aynen gecenin güneşin yokluğu olduğu gibi, kötülüğün de sevginin eksikliği olduğunun altını çiziyor sevgi varsa her yara iyileşiyor.
ÜCRETSİZ TERAPİ
Zamanında izleyemediğim diziyi, yazın boşluk döneminde dijital platformda izleyerek kendime ödül mü ceza mı verdim, bilemiyorum.
Her biri 2.5 saat süren bölümlerde kurgu öyle iyi ayarlanmış ki, her finalde bir sonraki bölüme de bakmak istiyorsunuz. Böyle böyle saatler boyu esir oluyorsunuz. Bu vesileyle bir şey daha öğrenmiş oldum. Psikiyatrist yazar, 'Bu diziyi terapiye gelmeyenler için yazdım' derken dizi aracılığıyla hem terapiye ilgiyi artırıyor, hem de sözünü tutuyor. Sonuçta terapi, hastaya ayna tutan bir şey ve ancak duygular boşalırsa tam olarak fonksiyon görüyor. Bu dizinin pek çok sahnesinde, bir erkek olarak göz yaşı döktüm. (Üstelik hiç sulu göz biri de sayılmam) Bu yüzden İstanbullu Gelin'e ücretsiz terapi gözüyle de bakmak mümkün.
Yazarın bir sonraki dizisini heyecanla bekliyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.