• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

Ölüm ve tantanasız vedalar

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 28.03.2010, 00:00
Geçtiğimiz haftanın en önemli kaybı, Galatasaray Kulübü eski Başkanı Özhan Canaydın'dı. Herkesin içi yandı doğrusu. Yine geçen yıl ölen Futbol Federsyonu Başkanı Hasan Doğan için de tanıyan tanımayan tüm insanların kalbinde bir sızı oluşmuştu. Bu gerçekten üzerinde durulması gereken bir husus. Toplumu böylesine birleştiren insanların son dönemlerde spor kamuoyundan çıkıyor olması, başta siyasetçiler olmak üzere herkesi düşündürmeli.
Rahmetli Özhan Canaydın'la benim de küçük anılarım oldu. İlk kez Mustafa Sarıgül tanıştırdı. Bizi yazıhanesinde misafir etti. Bana, "Sen Galatasaraylısın değil mi?" diye sormuştu. Ben, "Hayır, Altaylıyım" diye cevap vermiştim. Bunun üzerine, "Altay filan büyük kulüpler ama bir türlü ayağa kaldırılamadı, bu İzmirlilerde iş yok" demişti. O gün ve daha sonraki görüşmelerimizde ben Galatasaray'a dair görüşlerimi söylerdim ve o dikkatle dinlerdi. Mesela bir yanını keşfetmiştim. Çok inançlı bir insandı; sanırım bu yüzden Hakan Şükür'e kulüpte tepki olmasına rağmen inatla korumaya çalışıyordu.
O sohbetlerimizde anladım ki, Özhan Canaydın için birinci derecede önemli olan Hakan'ın iyi futbolcu olması değil, inançlı ve ahlaklı bir futbolcu olmasıydı. Ve bu iyi adam kötü hastalıkla girdiği savaşı geçen hafta kaybetti. Vasiyeti belli olunca ilk istekleri de ortaya çıktı. Galatasaray bayrağı ve tantana istemiyordu. Niye?
Bazılarının dediği gibi kulübüne kırgın olduğu için mi? Asla! Bu doğru değil; bu isteğinin bir tek nedeni var: O iyi bir Müslüman'dı da ondan. Bu insanların iç dünyasını bilmeyenler onların bu hassasiyetini hiçbir zman anlayamazlar. Şimdi Özhan Canaydın başkan gözümde bir kez daha devleşti. Allah mekanını cennet eylesin.
***
1983 yılının bahar mevsimiydi. Sultan'üs Şuara (şairler sultanı) üstad Necip Fazıl vefat etmişti. "Sakarya" şairinin, "Kaldırımlar" şairinin ölümü ömrü boyunca mücadele ettiği çevreler de dahil, herkesi üzmüştü. Çünkü kaybettiğimiz kişi Türk dilinin son asırda yetiştirdiği en büyük şairiydi. Cenazesine milyona yakın kişinin geleceği besbelliydi. Nitekim Türkiye'nin dört bir yanından insanlar İstanbul'a akmaya başlamışlardı. Ölümün hemen ertesi günü Necip Fazıl'ın vasiyeti gazetelerde yer almıştı.
Şunu söylüyordu üstad: "Mezarımda ilahi ve ulvi isim ve sıfatlardan ve benim beşeri ve süfli isim ve sıfatlarımdan hiçbir iz bulunmayacak... Mevlid de istemem!
Onu, uhrevi rüşvet vasıtası yapanlara bırakınız!
Sadece Kur'an..."
Aslında 1939'da yazmış olduğu "Vasiyet" adlı şiirinde bu isteğini dile getirmişti:
"Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam..."
Milyonlar onu elleri üzerinde sessiz bir Fatiha fırtınası ile ebedi yolculuğuna uğurladı.
Ben, Necip Fazıl "o an" için ne düşünmüşse Özhan başkanın da aynı şeyleri düşündüğüne adım gibi eminim.
***
Söz "veda"dan açılmışken bu tantanalı, alkışlı, sloganlı cenaze merasimleri hakkındaki görüşlerimi de belirteyim. Ölüm maddi alemden metafizik aleme intikalin adıdır. İnananlar için "şeb'u aruz"dur, yani Allah'a, sevgiliye kavuşma. İnanmış insan bu durumda ruhuna iyi gelecek şeyin sadece Fatiha olduğuna inanır. Çünkü o göç edilen alemde alkışların, tantanaların, mal ve rütbelerin zerre kadar değeri yoktur. O nedenle ben, bu alkışlı, sloganlı cenaze merasimlerini hiçbir zaman sevmedim.
Belki yanılıyorumdur ama o alkışların, tabutun üzerine serilen bu dünyaya ait sembollerin (bayrak hariç, çünkü bayrak manevi bir sembol) o ruha azap çektirdiği duygusuna kapılıyorum her seferinde.
Yazımı İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif'in pek bilinmeyen bir dörtlüğü ile bitirmek istiyorum:
"Toprak kokan gölgeme toprak çekilince,
Günler bu heyülayı ergeç silecektir.
Rahmetle anılmak... Ebediyyet budur amma...
Sessiz yaşadım, kim beni nereden bilecektir!"

Allah herkese bu dünyada bol alkışlı ve bol sembollü cenaze merasimleri yerine, öbür tarafta huzur nasip etsin!



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA