• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
HÜSEYİN KOCABIYIK

İki paşanın farkı

huseyin.kocabiyik@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 10.04.2010, 00:00
Politikacıların olaylar karşısındaki o kıvrak ve ilkesiz davranışlarına alışığız. Ancak ben bir askerin, hele ki paşalık rütbesine yükselmiş bir askerin sıradanlaşmasına tahammül edemiyorum. Ergenekon davası ve buna ek soruşturmalar Ordumuzda generallik rütbesini hiç de hak etmeyen birçok subayın bulunduğunu gözler önüne serdi.
Bu ülkede iki yıldır halkın önünde durmadan yalan söyleyen orgeneraller, generaller ve kurmay subayları üzülerek izliyoruz. Bunları defalarca bu köşeden yazdım, bir kere daha hatırlatma gereği duymuyorum. Bir general niye yalan söyler? Bir kabahati olduğu için herhalde. Yaptığı bir eylemin yasalara uymadığını bildiği için... Oysa benim inancıma göre bir asker, bir komutan ucunda ölüm dahi olsa yalan söylememelidir. Şeref mesleğidir çünkü askerlik.
***
Eleştirdiğim türden bir general bu günlerde çok fazla gündemde ve herkesin ilgisini çekiyor. Bu generalin adı, emekli Orgeneral Çetin Doğan. Ben bu generali 28 Şubat döneminden tanıyorum. Pervasız bir asker. O kanun dışı Batı Çalışma Grubu'nun liderlerinden biriydi. O gün karargah içinde kendi imzasıyla yayınladığı her biri suç niteliği taşıyan belgelerin bir çoğu şahsen benim arşivimde duruyor.
Bunları köşemde ve gazetemde yayınlamıyorsam bu darbe sanığı generale saygı duyduğumdan değil, Ordumuzun yıpranacağına dair endişemdendir. Bu general 13 yıl önce yaptığı yanlış işleri 1. Ordu Komutanı olduğu vakit de sürdürmüş. Sonra olanları biliyoruz. Yargı bu darbe heveslisi generali yakasından tuttuğu gibi cezaevine gönderdi. Bir ara tuhaf bir "nöbetçi hakim" cemilesi ile dışarıya çıktı ama hukuk yeniden bulunması gereken yere göndermek istedi. Gönderebildi mi, hayır, gönderemedi. Çünkü, paşalığın standardını düşüren başka Ergenekon sanığı paşalar gibi soluğu GATA'da aldılar.
Düzgün bir kurum olarak elimizde GATA kalmıştı, şimdi oraya da şaibe düşürdüler. Çetin Doğan'ın öncekilerden bir farkı var. Önceki paşalar hiç olmazsa kabahatlerini biliyorlar ve susuyorlardı. Ama Çetin Doğan aklı sıra çok ses çıkarınca korunacağını sanıyor ve sürekli konuşuyor, daha doğrusu sürekli yalan söylüyor.
Bu çok acı bir tablodur. Önce darbe planı yok dedi. Sonra Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ve 1. Ordu müfettişi raporu böyle bir darbe planının olduğunu saptadı. Ardından durmadan emekli Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ü taciz etti. Hem de bir orgenerale yakışmayacak imalarla. Oysa bu general bilmeliydi ki, ima korkakların dilidir. Nitekim Hilmi Özkök Paşa'ya, "O belgeleri kozmik bürodan kim çıkardı" diye sorarken aynı zamanda daha önce yalan söylediğini de itiraf etmiş oldu. Koca Ragıp Paşa'nın dediği gibi yani: "Şecaat arz ederken merdi Kıpti sirkatin söyler!.."
***
Elbette Hilmi Paşa Ordumuzun diğer birçok paşası gibi ciddi ve çok değerli bir insan. Kendisine sürekli olarak sataşan darbe suçu sanığı generale zeka dolu cevaplar veriyor. Veriyor ama aynı kişi konuşarak suç bastırma taktiğini ısrarla sürdürüyor.
Hilmi Özkök'ün edepli, nazik, dikkatli tutumunu sonuna kadar istismar ediyor. Hilmi Paşa'nın, "Bak arkadaş, beni daha fazla konuşturma" anlamına gelen sözlerini dahi anlamazlıktan geliyor. Aslında bu tartışma iyi oldu. Bu ülkenin insanları gerçek Türk paşasıyla darbeci paşaları arasındaki farkı bir kere daha görmüş oldu.
Bunca yaşanan garip olaydan sonra bu Ordu hala bir itibar kurumuysa, bu Hilmi Özkök Paşa gibi namuslu askerler sayesindedir.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA