Geçtiğimiz aylarda İsrailli serseri bir diplomatın Türkiye'nin büyükelçisini güya aşağıladığı "alçak koltuk" krizinde bu köşede yazdığım bir yazının başlığını şöyle koymuştum: "İsrail bir devlet midir?" sorusunu sordum, aynı yazımda cevabını da verdim: "Hayır, İsrail hukuki temeller üzerine oturan, uluslararası hukukun tanımına uygun bir devlet değildir; İsrail sadece bir teşkilattır."
Pazartesi sabahı uluslararası insani yardım gemilerine yönelik İsrail saldırısı benim İsrail tarifimin ne kadar doğru olduğunu gösterdi. Silahsız insanların üzerine kurşun yağdırdı İsrail teşkilatının teröristleri. Burada katledilen insanlar ve İsrail'in sergilediği tiksindirici vahşet üzerinde fazlaca durmak, herkesin bu konuyu konuştuğu bir günde gereksiz bir tekrar olacaktır. Ben daha çok İsrail denen teşkilatın ve savaş makinesinin eyleminin sonuçları üzerinde durmak istiyorum.
Bana göre; 1- Bu saldırıdan sonra İsrail'in uluslararası toplumun içinde devlet olarak varlığını sürdürmeye ehil olmadığı yönünde bir inanç oluşacaktır. Zaten İsrail'de yaşayan nitelikli insanlar, "İsrail'in bir geleceği yok" gerekçesiyle hızla bu ülkeden göç etmekteler.
2- Başbakan'ın söylediği doğrudur; bu katliam milattır ve İsrail dünya barışı için artık bir yakın tehdittir.
3- Filistin halkı bu olaydan sonra barışa ve güvenliğe daha yakındır.
4- Bu saatten sonra Türkiyesiz dünyanın bu yakasında hiçbir şey olmaz. Türkiye İslam dünyasının doğal lideridir ve yaptırım gücü olan tek devlettir.
5- Bu gelişmeler Türkiye'nin laik yapısının öneminin ve değerinin anlaşılmasına da yarayacaktır. Zira, onca dini rejimli Müslüman ülke olayları kös kös izlerken, laik-Müslüman Türkiye dünyada yaşayan her Müslüman için tek güvence olduğunu göstermiştir.
6- Dünyanın büyük güçleri Türkiye'nin uyarılarının ne kadar haklı olduğunu anlamıştır.
7- Yine bu olaylar Türklerin asla Yahudi düşmanı olamayacağını ortaya koymuştur.
Bu kadar tesadüfe niye inanalım!
İsrail yönetiminin insanlığa karşı işledikleri suçlara Türkiye'nin karşı çıkmasıyla birlikte ne hikmetse, PKK terörünün istikameti değişti. Önce Tokat'ta eylem yaptılar ve 7 şehit verdik. Sonra Giresun'da vurdu PKK. Ve son olarak İskenderun'da Deniz Üssü'müze saldırdılar. Burada da 7 askerimiz şehit oldu. Son saldırı ile Gazze gemilerine saldırı aynı gün yapılıyor. Bu saldırıların yapıldığı yerler PKK'nın eylem coğrafyasına girmiyor. O vakit bunun arkasında ne var, düşünmek zorundayız. Bir Alman gazetecinin Mossad ajanlarının Kandil dağında PKK'lı teröristlere ders verdiklerini anlattığı yazısı üzerinden çok bir zaman geçmedi. Bu olabilir mi? Hem de yüksek ihtimalle olabilir; zira İsrail bir devlet değildir; bir teşkilattır. Konuşmalardan anlıyorum ki, Türk devlet duyarlılığının içine bu kurt düşmüştür. Bakalım ne çıkacak.
Teşekkürler Başbakan Erdoğan!
Ben Başbakan Erdoğan'ı ve hükümetini iyi yaptıkları işlerden dolayı açık yüreklilikle destekleyen birisiyim. Bu destek benim için vicdani ve ahlaki bir vecibedir. Şu son olaydan sonra Başbakan Erdoğan'ı dinlerken ona verdiğim desteğin ne kadar doğru olduğunu bir kere daha gördüm. İddia ile söylüyorum, son elli yılda bu denli güçlü bir devlet adamı çıkmadı bu topraklarda. Başbakan konuşurken Türkiye'nin ne kadar güçlü ve kudretli bir ülke olduğu hissi uyandı bende.
Bir ahlaksız silahlı güce karşı hukuk dilini konuşabilen, insanlığın vicdanı olabilen bir Başbakan'a sahip olduğumuz için gerçekten şanslıyız. Başbakan'ın konuşması birçok bakımdan tarihi bir konuşmaydı ve bu konuşmanın tarihi sonuçları olacağı konusunda en ufak bir şüphe taşımıyorum. Ayrıca, Arjantin gibi köksüz bir ülkenin Atatürkümüze dönük terbiyesizliğine o ülkeye gitmeyerek cevap veren ve "Atatürk'ün Türk milletinin ortak değeri olduğunu ve saygı gösterilmesi gerektiğini" hatırlatan tutumundan dolayı da Başbakan Erdoğan'ı kutluyorum. Ona yıllardır çeşitli yaftalar takmaya çalışan önyargılı insanlara da bu olaylardan bazı dersler çıkarmalarını tavsiye ediyorum.