• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
SEDA KAYA GÜLER

Hayaller ve gerçekler

Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 15.06.2015, 00:00
Evlenen evlenene. Son on beş gün neredeyse her gün bir yakının nikahı/düğünü vardı. Kuzenleri, kuzenlerin çocuklarını, arkadaşları, arkadaşların çocuklarını evlendirdik. Katıldığım bütün nikah törenlerinde "aşk" vardı. Kimileri ilk evliliklerini yaptı, kimileri ikinci kez nikah masasına oturdu, ister 20'li yaşların başında olsunlar, ister 40'lı yaşları sürsünler, hepsi "evet"i öyle güçlü bir istekle ve yürekten söylediler ki, bizlere de mutluluklarına tanıklık yapmak düştü. Umarız evlenen herkes aradığı mutluluğu bulur ve hayallerindeki evlilik modelini yaşar.
Ne demek mi istiyorum? Evlilikten ne beklediğimi bilip bilmediğimizi konuşalım istiyorum. Niye evleniyoruz? Ailemiz istediği için mi, kendimiz istediğimiz için mi, etraf istediği için mi? Neden? Cinselliği rahatça yaşamak için mi, çocuk sahibi olmak için mi, hayatı paylaşmak için mi?
Bu soruların yanıtını bilerek evlendiğimizi pek sanmıyorum. Çoğumuza, özellikle kızlara "yapılması gereken bir zorunluluk" gibi geliyor.

DAYATILAN MECBURİYET

Küçüklükten beri beyinlere işlendiği ve kabarık ve taşlı gelinliklerle prenseslere benzetilerek sunulduğu için de bir peri masalı gibi geliyor evlilik. Hele ki yakışıklı veya çirkin, gönül sevdiği için prense benzetilen damat adayı "sevdiğini söylemişse".
Genç kızların çoğu evlilik törenini ve koşturmasını seviyor. Bu seremoniyi yaşamak için evleniyor. İstenme/söz/nişan töreni, çarşıya gidip alışveriş yapma, evi döşeme, gelinlik seçme, kına gecesi ve tabii düğün.
Ee sonra. Son dönemlerin moda tekerlemesiyle "Hayaller Pamuk Prenses gerçekler Kül Kedisi. Tabii Kül Kedisi'nin evlenmeden önceki kısmı, yani üvey anne ve kız kardeşlerin işkence ettiği hali. Bütün gün bitmek tükenmek bilmeyen iş-güç ve gece yorgunluktan sızma. Hayal edilen romantizmden eser yok. Romantik erkek de hayatın gerçekleri için de kendinden geçmiş vaziyette. Her şey eksiksiz olsun diye dayatıldığı için taksit ödemekte ve borçlardan nasıl kurtulacağını düşünmekte.

KİM MUTLU?

Evlendikten üç-beş ay, hadi bir yıl sonra sorsanız "Mutlu musunuz?" diye, cevapları muhtemelen "hayır" olacak. Ya da iç sesleri "hayır" derken, dış sesleri "evet" diyecek. Ya da nikah mamasındaki gibi gülü bir "evet" çıkmayacak dudaklarından. Çünkü hayal ettikleri bir yaşamın içinde görmemiş olacaklar kendilerini.
Mutlu olan anneler ve babalar yalnızca. Özellikle kız anneleri, kızlarını evlendirdikleri için kendilerini rahatlamış hissediyorlar. Biri 17, diğeri 19 yaşında olan iki kızını arka arkaya evlendirdiği için çok mutlu olan bir anneyi tanıyorum mesela. Aradan iki yıl geçmesine rağmen hala borç ödüyor ama mutlu. Kızları arka arkaya da anne oldu geçtiğimiz günlerde. O mutlu ya kızlar? Daha evliliğe alışamadan anne olmanın şaşkınlığını içindeler. Hayatları değişti bir anda. Ama çevrelerindeki herkes ve kendi anneleri dahil, "mutlu olmaları" gerektiğini vurguladığı için "mutlu olduklarını" sanıyorlar. Ama bir şeyler eksik. Mutlu değiller. Tıpkı gecenin bir yarısı tekrar programına denk geldiğim "Süper Dadı" programında tükenmişliğin sonuna gelmiş genç anne gibi. Çok güzel bir evi, yepyeni eşyaları, iyi para kazanan bir kocası, birbirinden şirin iki çocuğu vardı ama o mutsuzdu, tükenmişti, hayalindeki eş/anne/kadın olmadığını söylüyordu. Ona öğretilenleri yapmasına rağmen mutsuzdu. Çünkü hayaller ve gerçekler arasında uçurumlar var.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI