Sıklıkla kullandığımız cümlelerden biri artık. İşimize gidiyoruz, okula, toplantıya, etkinliğe, gezmeye, eğlenmeye.
Derken cep telefonumuza bir haber düşüyor: Bir patlama, canlı bomba saldırısı, suikast vs... Bütün ruh halimiz değişiyor anında. Her şey anlamsızlaşıyor.
Öfke, üzüntü, acı, isyan... Ama hayat devam ediyor işte. O an neredeysek ve ne yapıyorsak, yapmaya devam ediyoruz.
Pazartesi akşamı da Zeynep Kakınç'ın başkanlığını devraldığı Mutfak Dostları Derneği'nin düzenlediği "Peru Yemekleri" gecesindeyken öğrendik Rus Büyükelçi'nin suikasta kurban gittiğini.
Ne yediğimizden anladık ne sohbetten.
Yine de hayat devam ediyor işte.
Enteresan bir mutfak Peru mutfağı. İspanyol ve Japonların etkisi hakim. Balık ağırlıkta. Ama çiğ balık. Baharatlarla süslenmiş ve limonla marine edilmiş çiğ balık.
Lezzetli mi, evet. Fakat bizim damak tadımıza hiç uygun değil. Masadakilerin ortak beğenisi, yufka ekmeğimize benzer ekmekleri ve yanında kuru fasulye püresi ile sunulan kuzu incik oldu. Biz zayıf bulduk mutfağı ama yükselen bir değermiş Peru yemekleri. Ve dünyanın en iyi restoranları listesinde ilk onlarda yer alan restoranları varmış.
BÖLGESEL KALKINMA
Buradan bir önceki yazıda değindiğim İzmir'in rekabet gücüne gelmek istiyorum.
TÜRKONFED işbirliği ile EDAM tarafından hazırlanan "İller Bazında Rekabet Endeksi"nde, İstanbul'un arayı açtığından bahsetmiştim. İstanbul en büyük cazibe merkezi ama bazı illerimiz de eksikliklerine rağmen hızlı bir yükseliş içinde. Dolayısıyla rapor, illerin yerel yöneticilerine, iş çevresine, sivil topluk kuruluşlarına yerel ve bölgesel bazda çalışmalar yapmaları gerektiğinin altını çiziyor.
Zira günümüzde artık sadece ülkelerin değil, şehirlerin de yarıştığını söylüyor TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadooğlu. "Şehirler, rekabetçilik güçleriyle bölgesel kalkınmanın lokomotifi olabilir" diyerek, raporun açıklandığı Adana'yı örnek gösteriyor.
"Çukurova Bölgesi'nin kalkınması, bölgenin önemli kentlerinden biri olan Adana'nın rekabetçiliğinden geçiyor. Ancak Adana'nın sıralamalardaki yeri, barındırdığı potansiyeli yansıtmıyor. Bu yüzden Adana'nın, kamu ve özel sektörle, iş dünyası ve sivil toplum örgütleriyle bir kalkınma seferberliğini başlatması gerekir."
KÜRESEL BİR METROPOL ŞEHRİ
İzmir de, Türkiye'nin 3. büyük şehri.
Endekste de 3. sırada bulunuyor. İzmir'in de avantajları ve tabii dezavantajları da var. Raporu hazırlayan TÜRKONFED Ekonomi Danışmanı Pelin Yenigün Dilek, İzmir'in de küresel bir metropol şehri olması gerektiğinin altını çiziyor. Zira İzmir artıları olan büyük bir şehir. Geliri iyi. Liman şehri. Karayolu, havayolu lokasyonları tamam. İstanbul kadar bir cazibe merkezi değil ama çekiciliği var. Şöyle de denebilir: İzmir'in İstanbul'la rekabet etme şansı pek yok.
Ama etmesi de gerekmiyor.
Pelin Yenigün Dilek'e göre, İzmir'in küresel rekabetçiliğini geliştirmesi gerekiyor.
İzmir sahip olduğu avantalarını göz önüne alarak nasıl bir şehir olması gerektiğine karar vermeli ve buna yönelik adımlar atmalı. Yani İzmir kendine rakip olarak İstanbul'u değil belki Barcelona'yı veya Milano'yu veya Sidney'i seçmeli.
Bir gastronomi şehri de olabilir İzmir.
Peru restoranları ilk ona giriyor da İzmir'in restoranları niye girmesin? Bu potansiyele sahip.
Tabii bunun için, önce huzur lazım.
Raporda da belirtildiği gibi "Türkiye'nin en önemli gündem maddeleri orta gelir tuzağı, orta demokrasi tuzağı ve orta eğitim tuzağı sorunları.
Bölgelerarası ekonomik ve sosyal farklılıklar, ülke genelinde derin kalkınma farklılıkları yaratıyor." Bunları çözmek için önce terör belasına karşı birlik ve beraberlik içinde tek yürek olmamız gerekiyor.