Akıl mı, duygu mu?
Hikaye mi, açıklama mı?
"Göz mü, kulak mı? TV mi, internet mi? Bu soruların cevabını geçtiğimiz günlerde Türkiye Kadın Girişimciler Derneği'nin (KAGİDER), gelenekselleşen kahvaltı toplantılarının Şubat ayı buluşmasında 30 yıldır Türkiye'nin en büyük markalarına hizmet veren ünlü reklamcı Serdar Erener yanıtladı.
"Akıl mı, duygu mu?" sorusunun çok eski bir soru olduğuna dikkat çeken Serdar Erener, şunları söyledi: "Akıl duygu ile çalışır. Aklın benzini duygudur.
Bunu dünyada bilenler ve bilmeyenler var. Bence kadınlar bilen taraf. Kadınlar bunu içgüdüsel olarak biliyorlar.
Erkekler ise bu konuda biraz eksikler." Herhangi bir satış eyleminde her satış çabasının duygusal çekirdeğin içine bir akıl önermesi koyarak gerçekleştiğini ifade eden Serdar Erener, "Sadece akıl önermesi hiçbir şeye yetmiyor. Sadece duyguları tahrik etmek de işe yaramıyor. Ama duygusal bir çekirdek yoksa rasyonel açıklamalarla da bu olmuyor. Biz bunu zaten hayatımızdan biliyoruz. Bu her zaman böyle olacak. Çünkü beynin makinası böyle çalışıyor" dedi.
İLLE DE HİKAYE
Gelelim hikaye mi, açıklama mı sorusunun yanıtına...
Hikayenin insanlık kadar eski bir refleks olduğunu belirten Serdar Erener, bunun aslında bir insanın başına gelenler üzerinden meseleyi aktarmak olduğunu belirterek dedi ki: "Hikaye edilmiş bir şeyi insanoğlu çok rahat alırken, açıklamayı ise unutma meylinde oluyor. Bütün masallarda ve mitolojide de bu böyledir. Hepsinin içyapısı budur. Hikaye edilmemiş hiçbir şey bizim aklımızda ve kalbimizde yer etmiyor. O nedenle bütün erdem sahipleri bir şeyleri hikayeleştirerek anlatırlar.
"Ünlü reklamcıya göre insanlık hikaye ile besleniyor. İnsanın kalorisi hikaye. Esas olan da, iyi bir hikaye kurgulayabilmek...
30 yıllık reklamcılık deneyiminde öğrendiği şeyin herkesin iyi hikaye yazamayacağı. O zaman yapılması gereken de bunu iyi yapanı bulmak.
Girişimci kadınlara "Ne satıyorsanız satın, yaptığınız işi iyi hikaye edebilecek insanları bir şekilde bulmalısınız" diyen Serdar Erener, "Göz mü, kulak mı?" sorusuna da şu yanıtı verdi: Herhangi bir satış ya da bir marka çabasının olmazsa olmazlarından birisinin, bunun ses fikri ile taçlandırılmak.
Küçük bir ses ya da sinyal de olabilir. Birisinin sizi bir ses ile hatırlaması bir işaret ile hatırlamasından daha tesirlidir. Ses ile kendinizi hatırlatma veya akıllarda, kalplerde yer etme ihtiyacı görüntüden çok daha önemlidir" Çünkü sese duyarlılık, insanların ayakta kalmalarının en önemli uyarıcısı...
MUTLAKA VİDEO
"TV mi, internet mi?" sorusunun ise şu anda iş sahibi olan ve markasını büyütmek isteyen herkesin aklında olan şey olduğunu söyleyen Serdar Erener, "Benim keşfim bu ikisi arasında basit ama önemli bir bilimsel fark olduğu yönünde.
Televizyon her evde var ve ortalama bir ailenin hayatının her anında var. Aynı anda milyonlarca insan evde oluyor ve aynı anda aynı ekrana bakıyor.
Bu şekil A. Şekil B de ise cep ekranında başka şeyler yapıyor olmamız. Ancak burada aynı anda aynı şeylere bakmıyoruz.
Birbirimizle paylaşıyoruz, ama ardışık paylaşımlar yapıyoruz.
Bu ikisi arasında şöhret yaratma, kamuoyu oluşturma açısından büyük fark var. Bu fark öyle kapanacak gibi de değil" dedi. 6 aydır bu konuda inceleme yaptıklarını da sözlerine ekleyen Serdar Erener, "Youtube ve Facebook gibi sosyal mecraların hepsi aslında televizyona, yani cep ekranlı televizyonlaşmaya doğru gidiyorlar. O nedenle canlı yayınlar başladı, diziler internetlerde yayınlanıyor.
İnterneti televizyon gibi kullanma zekasını geliştirebilirseniz, bu ardışık etkiye rağmen çok büyük şeyler yapabilirsiniz. Burada işin sırrı, ses çok önemli, hikaye de öyle, ama kıpraşan görüntüler olmazsa bir işe yaramaz. Yaptığınız her işin bir videosu olmalı" şeklinde konuştu.