Jose Mourinho bir vakit oynattığı futbolun eleştirilmesi ile ilgili "Sıkıcı mı oynuyoruz? Umrumda değil. Kazanıyoruz." diyerek kendisini savunmuştu.
Kuşkusuz Altay taraftarları da son dönemdeki maçlarda sıkıcı oynamayı kabullenip hep kazanmayı dilerdi. Çünkü futbol literatürüne de geçen "1-0 olsun bizim olsun" temennisinin hayat bulduğu haftalar yaşadık hep.
YETERSİZLİK BAŞROLDE
Koca sezona baktığımızda öyle maçlar izledik ki, hep yetersizlik başroldeydi sanki.
Zaman zaman kımıldanan ama gücü yetmeyen bir takım görüntüsündeydi hep.
Haliyle de tabelada hep rakiplerin istediği sonuçlar yazdı. Dünkü maç mesela. Öyle körü körüne "Altay kazanacak top oynamadı" diyemeyiz elbet. Önce Björkander sonra Bamba'nın peş peşe kaçırdığı (Hem de ikisi de netti) gollerle maçı erkenden koparabilirdi.
Ardından Trezeguet'nin kaçırdığı bir gol var ki onda da Ahtapot Lis her zamanki gibi görevini yaptı. Sonrası mı? Başakşehir'in Lis ile kapışması şeklinde geçti. Biliyorum bu maçı izleyenlerin geneli "Ahtapot daha ne yapsın?" demiştir. Sezon başında çözemediğimiz ancak haftalar geçtikçe belki de en çok konuştuğumuz isimlerden biri olan Lis, yine görevini yaptı. Böyle bir kaleciyle şu sıralama ne kadar da tezat değil mi?
GOL ERKEN GELSEYDİ...
Dün Ceyhun'un golü biraz erken gelseydi ne olurdu bilinmez. Fakat sonuçta yine aynı resimle yüzleştik. Kımıldandı, ara ara saldırdı, o bariz hataları yine yaptı ve kazanamadı.
Bu son 4 haftanın değil sezonun resmi.
Sahadaki görüntü nasıl değişmiyorsa biz de yazılarımızı değiştiremiyoruz. Evet haftalardır benzer şeyler yazıyoruz. Fakat dedim ya görüntü aynı. Ufak tefek değişiklikler, topa sahip olma süresi, hücum hattı, oyun içi varyasyonlar vb... Sonuç? Puan sıralamasında yazıyor. Yani maalesef bir türlü olmuyor.