İzmir'de genç tenisi

İzmir'de yetişen ortalama 18 yaşındaki oyuncular Başak Eraydın (3 numara), Melis Sezer (6), Tuğçe Doğan (23), Alp Gölcüklü (9), Cahit Kapukuran (16) artık İstanbul ve diğer şehir kulüplerinin oyuncularıKaçırmışız onları maalesef... Türkiye'nin ilk 100 oyuncusu içine baktığımızda İzmir Kültürpark Tenis Kulübü'nden 9 bayan, 7 erkek, KSK'den 3 bayan 2 erkek, İztik'ten 3 bayan 1 erkek bulunuyor.
Bayanlarda Kültürpark'tan Büşra Kayrun dokuzuncu sırada, KSK'den Müge Topsel(26), ve Ege Tomey(30), diğerleri de 42'den başlayıp 90'a kadar gidiyor. Erkeklerde 18. sırada Mustafa Nalbantoğlu var. İlk yüzdeki sporcularımız 91'e gidiyor. Yaşa gelince; kızlarımızda, erkeklerimizde yaş ortalaması 15... Monica Seles'in Grand Slam Turnuvası kazandığı yaş yaniBoris Becker de 17'sinde şampiyon olmuştu...

Alkışı hak ediyor
Biliyor musunuz ben daha İpek Şenoğlu ile ne tanıştım, ne de bir konuşmuşluğum var. Ancak kendisini tenisçi olarak başarılı buluyorum. Nedense bu sporcumuz hakkında bir iki övgü cümlesi kullansam insanlar bana kızıyor. Olabilir, herkesi memnun edeceğim diye bir kaide de yok zaten.
Ben ise O'nun tenisçi kimliğiyle, tenis için bu güne kadar yaptıklarından dolayı alkışlanması gerektiğini düşünüyorum. Şöyle bir geriye baktığınızda tenisimize neler kattığı aşikar. Daha önemlisi ben bundan sonra İpek'in neler yapacağını düşünürken, O federasyon ile WTA sene sonu şampiyonluğu için tanıtım elçiliğine soyunmuş bile... Akıllı da... Çünkü zamanında spor yapmış, ancak üniversitelerdeki ağır eğitimleri dolayısıyla spordan uzaklaşmış olan gençlerin içlerinde gizli kalmış spor heyecanlarını uyandırmaya çalışıyor. Hem de bunu yalnız 6 gün gün sürecek bir turnuva için değil, tenisin ömür boyu sürecek bir tutku olduğunu bilerek yapıyor. Umarım İzmir üniversitelerine geldiğinde ben de onunla ile tanışma fırsatını yakalarım.

Değişim ve gelişim
Kültürpark'tan sonra ETV'de yapılan Genel Kurul'da yeni yönetimin tecrübeli başkanı Bülent Bilgiç de "gelişim" sloganıyla yola çıktı. Önce idari olarak denetçileri kendi seçmedi, genel kurulun seçimine bıraktı. Restoran sorununu çözdükten sonra tesise el attı. Önce teller boyandı, girişe düzen getirdi, yol kenarında çift sıra araç park edilmesine mani olarak komşuların büyük beğenisini kazandı. TV sorununu adil bir şekilde çözdü, üyelerle doğrudan ilişkilerini arttırarak bilgilendirme toplantıları yapmaya ve tek tek üyelerin dert ve isteklerini dinleyerek çözümler üretmeye başladı... Tenise de kulüp içi hafta sonu turnuvalarıyla hız kattı. Hem de başkan olarak daha ilk üç ayı dolmadan... Sırada kortların düzenlenmesi varmış. Günlerini kulüpte geçiren Bilgiç'in en önemli isteği ise "önce kulübümüz, üyelerimiz ve fair-play" diyerek kulübü kurumsal bir düzene sokmak ve de üyeler arasındaki iyi, samimi ilişkileri en üst düzeye çıkartmak... Bunun için bir de sloganı var: "Üyeler arasındaki sportif mücadele ve her türlü yarış kortlarda yapılmalı ve kortlarda kalmalı." Haklısın Bülent Başkan... Sana fazlasıyla katılıyorum: İnsanlarımız tenis dostluğunun tadına varıp, kıymetini bilmeli.