• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Cumhuriyet ve Basın Özgürlüğü YUNUS KARAKAYA

Cumhuriyet ve Basın Özgürlüğü

yunus.karakaya@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 03.11.2016, 00:00

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarlarının da aralarında bulunduğu bazı isimlere yönelik olarak "FETÖ/PDY ve KCK/PKK'ya destek vermek" gerekçesiyle başlatılan soruşturmanın ardından bir basın özgürlüğü yaygarası başladı gitti.
Ne zaman basın özgürlüğünden dem vurulsa, aklıma gazeteciliğe ilk başladığım günler gelir. Türkiye Gazetesi muhabiri olarak görev yaptığım dönemlerde, askerlerin bizi nasıl dışladığını, anlı şanlı gazetelerin muhabirlerinin, bizlere öcü muamelesi yaptığı günler aklıma gelir. Zamanın sözde büyük gazetelerinin bizi toplantılarda, "Siz gazetecilikten ne anlarsınız, gidin namazını kılın" dediğini bugün gibi hatırlıyorum.
İşte o zaman sağcı gazetecileri dışlayanlar, inançlarıyla alay edenler şimdi demokrasiden basın özgürlüğünden bahsediyor.

İLANI YAYINLAMADI

Solculuğunu ve devrimciliğini damarlarında hisseden bir arkadaşıma Cumhuriyet Gazetesi olayını sordum. Aşırı solcu olmasına rağmen kendisiyle sadece fikir ayrılığı dışında bir farklılığımın olmadığı solcu bir arkadaşımın söylediği bir sözü sizlerle de paylaşmak istiyorum:
"Cumhuriyet Gazetesi benim için yıllar önce devrimcilerin ölüm ilanını yayınlatmak istediğimiz günlerde, bizi kapı dışarı ettikleri gün bitti. Ölen devrimciler ilanımızı yayınlamadıkları zaman zaten onlar Basın özgürlüğünü kaybetmişlerdi" Bir diğer solcu arkadaşımın, "Şu anda yaşanan olayın basın özgürlüğünün kısıtlanmasıyla ilgisi bile yok. Yaşanan olay vakıf ile ilgili, vakıflar yılda 5-6 kez denetlenir. Vakıfta hata yapmak yok. Kaldı ki daha önce şikayetçi olanlar arasında Cumhuriyet çalışanlarının da olduğu söyleniyor" şeklindeki tespiti de bana bir hayli ilginç geldi.

TÜRBANLI GAZETECİYİ KOVANLAR

Sizlerle yıllar öncesi yaşanan bir olayı da paylaşmak istiyorum.
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi ikincisi Emine Özüdoğru'nun, törene türbanlı katılmasıyla yaşanan olayları hatırlıyor musunuz?
Hatırlamıyorsanız kısaca anlatayım:
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi ikincisi Emine Özüdoğru'nun, törene türbanlı katılması olaylara yol açmıştı. İletişim Fakültesi'nden 1998-1999 eğitim ve öğretim yılında mezun olan 250 öğrenci, törenle diplomalarını alma heyecanı içindeydi. O isimler arasında türbanlı olan İletişim Fakültesi ikincisi, bölüm birincisi Emine Özdoğru vardı. Onun da en büyük hayali, iyi bir gazeteci olup, mesleğini özgür bir şekilde sürdürmekti.
Ama onun hayalini adeta gasp ettiler. Atatürk Kültür Merkezi'nde düzenlenen törende, fakülte ikincisi Emine Özüdoğru'nun, plaketini türbanlı almak istemesi üzerine olaylar çıkaranlar şimdilerde "Özgürlük" nutukları atıyor.
Yaşanan olayları Emine Özüdoğru Arslan'ın kendisinden dinlemek için kısa bir görüşme yaptım. Özüdoğru, 4 yıllık eğitimi süresince hiçbir öğretmeni ve arkadaşına saygısızlık yapmadığını belirterek, "Sadece başarımın ürünü olan diploma ve plaketimi almak istedim. Yaşadığım travmayı unutmam mümkün değil. Törende sıra bana geldiği sırada, önce salonda protestolar başladı, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı İsmail Sivri'nin koltuğundan kalkarak sahneye doğru hareket ettiğini gördüm. Ama o zaman İletişim Fakültesi Dekanı olan Ahmet Bülent Göksel, Bölüm Başkanı Işık Özkan, Dekan Yardımcısı Demet Gürüz, İsmail Sivri'nin kolundan tutarak bir şeyler söyledi ve yerine oturttu.
Sonra beni ve ailemi arka kapıdan zorla dışarı çıkardılar" dedi.
O zaman bu olaylara ses çıkarmayanların ve hatta alkışlayanların şimdilerde söz söylemeye hakkı yok.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA