• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Depremler, kaybolan insan hazinesi ve ekonomi! ZEKİ HOZER

Depremler, kaybolan insan hazinesi ve ekonomi!

zeki.hozer@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 19.02.2023, 00:00

Bir Kızılderili atasözünde belirtildiği gibi, önemli olan nelere değer verdiğindir. Her şeyi ona göre duyar ve hissedersin. Bir ülke için de en önemli değer kendi vatandaşlarıdır, felaket ya da savaş ile kentler ve ülkenin tüm maddi varlıkları yıkılabilir, ama insani değerler korunmuşsa ülke yeniden inşa edilir, tıpkı Almanların ve Japonların ikinci Dünya savaşı sonrası taş üstünde taş kalmayacak kadar imha edilen vatanlarını yeniden kurmaları gibi.
Basit bir tanımlamada birer adet sperm ve ovumla biyolojik varoluşa ulaşan insan organizması, sosyopsikolojik ve ekonomik düzlemde binlerce dolara ulaşan bir maliyet muhasebesinin konusu olabilir. Halihazırda 819 milyar USD GSMH'ya sahip ülkemizde kişi başına düşen gelir 9592 dolarlar civarındadır.
Son depremlerden etkilenen ve olağanüstü hal ilan edilen kentlerin toplam nüfusunun 11 milyon 185 olduğu göz önüne alındığında sadece yıllık bazda onlarca milyar doları bulan bir negatif ekonomik ayrışma söz konusu olacaktır.

DOGA TAHRIBATI
Ekonomistlerin de yazılarında vurguladığı gibi kapitalizmin belki de en büyük kötülüklerinden birisi "kar maksimizasyonu" hedefidir ve bu da "büyüme" ile sağlanır. Ve bir kısır döngü gibi, yeni yatırımlar ve üretim merkezleri buralara milyonlarca insanı çeker ve daha çok tüketim ile daha fazla doğa tahribatı yapılır. Ülkelerdeki ekonomik büyüme ile birlikte refah düzeyi de yükselir, insanların daha iyi koşullarda yaşama arzusu artar, kırsaldan kente göçler yoğunlaşır.
Alt yapısı henüz tamamlanmamış şehirlere yoğun göç ise sağlıklı bir planda yapılamayan imarsız kent yapılaşmasına yol açar. Bu düzensiz ve çarpık kentleşme yanında ekolojik dengeleri de tarumar eder.
Elbette, genel olarak tüm vatandaşların daha temiz ve daha sağlıklı yaşam koşullarına sahip olması tüm yönetimlerin ortak arzusudur ancak bu, çarpık kentleşme ile olmamalıdır. Bu afetin, sadece deprem bölgesindeki değil tüm vatandaşlarımızı kapsayan fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıpları yıllarca tolere edemeyeceğimiz büyüklükte bir olay olduğunu yıllar içinde göreceğiz. Pandemi sonrası oluşan ekonomik sorunların derinleştiği bir ortamda karşılaşılan böylesi büyük bir afet ile ancak rasyonel ve bilimsel bir program ve milli seferberlik ruhu ile baş edilebilir.

MILLI SEFERBERLIK RUHU
Bu depremin, tarihimizin son iki yüz yılda rastladığımız en büyük afeti olduğunun bilincindeyiz. Ülkemizin 464 kilometrekarelik bir parçasında 13 milyon canımız etkileyen yüz milyarlarca dolarlık maddi ve manevi hasarımızı el birliği ile üstesinden geleceğiz. İnşaatta kullanılan malzeme eksiği, denetimsizlik ve zayıf zemin koşulları, artık deprem sonrası raporların maddeleri olmayacak bir radikal dönüşüm zamanı. Geldiğimiz nokta, sadece deprem hasarına maruz kentlerimizin değil tüm zenginlikleri ile bir bütün olarak ülkemizin yapı endüstrisini ekonomik, sosyal, kültürel ve yasal yeniden yapılanması için milli seferberlik içinde çok çalışmamızın gerekliliği ve gerçeğidir. Bu yapıldığı takdirde, 3-5 yıllık orta vadede bu hasarı milletçe geride bırakırız. Ülkemizi, deprem ve afetlere dirençli bir vatan haline getirmeliyiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA