İzmir'in kurtuluşu ile Atatürk'ün gençliğe hitabesinde belirttiği muhtaç olduğu kudreti damarlarındaki asil kanda bulan Türk Ulusunun, tarihsel direnme gücünü, Yaşar Aksoy, nadir kalemlere nasip olacak bir yetenekle, kütüphaneleri dolduracak kadar çok sayıda kitabında ele almış, adeta İzmir odaklı bir anlatım ile Türk Devrim tarihini düşüncelere nakşetmiştir...
Elbette kamuya açık kaynaklardan kendisi ile ilgili kronolojik bilgilere ulaşılabilir, eserleri incelenerek edebi ve düşünsel perspektiflerine dair bir yargıya varılabilir. Ancak, kendisini yakından tanıma ayrıcalığına sahip olanların hepsinin paylaşacağı bir kanaati burada yazmam gerekirse, yazdıkları, sahip olduğu bilgi ve hafızanın sadece kaleme alınmış küçük bir bölümünü kapsar. Sohbet esnasında, konu, o ana kadar hiç ele almadığı ya da yayın yapmadığı bir olay ya da kişiye tesadüfen geldiğinde, hafif durgun akan bir suyun çağlayan haline gelmesi gibi, öylesine detaylı ve ilgi çekici özellikleri ile bir bilgilenmeye maruz kalırsınız ki, hayret içinde bir başka konuya geçildiğinde bile, anlatılanların ayrıntısı ve derinliği sizi bir süre o anda hapseder... Bilirsiniz, günümüzün bilgisayar terminolojisinde, depolama potansiyelinden bahsedilir ve "hafıza kartının" ne kadar kapasiteye sahip olduğu önemli bir tercih nedenidir. Ya da güncel olarak kendisinden söz edilmeden bir günün geçmediği yapay zekanın büyük dil modelleri (LLM) için Hopper mimarisi üzerine inşa edilen en az 188 GB kapasiteli HBM3 olağanüstü kapasiteli bellekleri, lafın tam anlamıyla, Yaşar Aksoy'un gerçek zamanlı hafızası karşısında pes ederler!
MİLYONLARA ULAŞTI
İlginçtir, hafızasını bilgisayar kartları ile açıklamaya çalışmamız gibi, lisans ve lisansüstü eğitimini, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Ege Üniversitesi'nin mühendislik yani fen bilimleri branşlarında almasına rağmen, çalıştığı sayısız gazete, dergi ve televizyon mesaileri sonrasında sosyal bir branş olan tarih, sanat ve kültür dallarında zirveye oturmuştur... Kuşkusuz ömrünü adadığı Atatürk düşüncesi ve Cumhuriyet Ruhu için, tıpkı Atatürk'ün söylediği "en hakiki mürşit bilimdir" sözüne uygun şekilde, Onu , fen bilimleri ile şekillenmiş bir analitik perspektifin süzgecinden geçirerek kitaplarında anlatmıştır: Objektif, kanıta dayalı, bilimsel...Ek olarak, tüm bunları kişi tanıklıkları ile zenginleştirmiştir... Dolayısı ile muazzam bir belge ve dokümantasyon arşivine sahiptir...
Kalpaklı kalkınmadan, Türk-Yunan barışına, Rezistans'dan Ege sanayi tarihine, soykırım iddiasından Paristanbul'a kadar sayısız kitapları içinde özellikle son yollarda basılan Gavur Mümin - Gazi Paşa'nın Casusu, Efeler İsyanı - Kuvayı Milliye Direnişi, İstiklal Süvarisi - İzmir'in Kurtuluşu, İzmir 1922 Yangını, Vatan Yahut Cumhuriyet ve Elveda Selanik 1917 yangını kitapları, haftalarca çok okunan listelerde kalarak milyonlarca okuyucuya ulaşmıştır.
ULUSAL BİR MİRAS
Muhabirlikten, kültür sanat editörlüğüne ve kültür sanat yönetmenliğine, araştırmacılıktan köşe ve kitap yazarlığına giden çok geniş bir spektrumda mesai yaptığı gazetecilik yaşamında da altın Homeros'tan Yunus Nadi'ye pek çok saygın ödülünü sahibi olmuştur. Ancak şunu ifade etmek, Yaşar Aksoy için bir abartı sayılmaz: Yazdıkları, yazacaklarının çok küçük bir bölümünü teşkil eder! Bilindiği gibi 16 Kasım 1945 tarihinde kurulan UNESCO'nun Türkiye Millî Komisyonu 25 Ağustos 1949 tarihinde faaliyete geçti. Bu komisyon, Yaşayan İnsan Hazineleri (YİH) başlığı altında ülkesindeki somut olmayan kültürel mirasın belli unsurlarını yeniden yaratmak ve yorumlamak açısından gerekli bilgi ve beceriye yüksek düzeyde sahip oldukları için, bazı vatandaşlarını bu unvan ile ödüllendirmekte... Öte yandan, Dünya Mirası başlığı altında bir başka kategoride de barış kültürü için kültürel çeşitlilik gibi küresel zorluklara sürdürülebilir çözümler sunan bütünleşik koruma içerikli projelere de ödül vermekte... Ödüllerden amaç, insanlığı dönüştüren ve toplumun evrimine hizmet eden çalışmalara ilham olabilmek...
Bence, Yaşar Aksoy, sadece İzmir için değil tüm milletimiz için yaşayan insan hazinesi ve bir ulusal mirastır...
