Sakız'a günü birlik gitmeyen Çeşmeli azdır. Bu adete tabii ki Çeşme'ye tatile gelen konuklar da, hele son yıllarda pek rağbet etmiştir. Bu yüzden bu çok olağan gezi artık orijinallikten çıktı ise de her şeyden maksimum haz almayı seven bendeniz ve arkadaşlarım nefis bir Sakız yaptık geçen gün.
Adaya çok kez ziyarete giden İzmirli arkadaşım Gamze Yemişçi, misafiri iş hayatında çok başarılı arkadaşımız (Her zamanki gibi açılış lansmanları için Çeşme'de bulunan) Senem Çapa ile üç kafadar, sabah 9.30 teknesi ile yola çıktık. Hani zaten herkes gidiyor düşüncesi ile midir bilemem, 1950 model teknelerle gidiyorsunuz... Hani o zaman bizim İdo'ları hatırlıyorsunuz.
Yunan gümrüğü eskiden olan kuyruk azabını azaltmış bu günlerde. Ama iki firmanın tıka basa dolu iki teknesi aynı saatte kalkınca, tabii ki insanlar yine kuyruk oluşturuyor. Tekneler arasında 15 dakika kalkış farkı olsa bu sorun kalkar sanırım. Hani 'a halam önde, a birini göreceğim' diye önlere kaçanlar olmasa yine bekleme az olacak.
İner inmez karşılaştığınız kiralık araba ofislerinden birine girdik. 25 euro imiş arabanın günlük kirası. Cingöz şöförümüz Gamze bizi ilk, heyecanla girdiğimiz markete götürdü. Peynirler, yoğurtlar alındı. Hani bizde yok mu? Hepsi ha daha pahalı ha daha ucuzuna var, ama alışveriş iyi oluyor. Adanın kuzeyinde bulunan (Gamze'nin haritasına göre) Langada'ya yol aldık. Birkaç kez gitmeme rağmen adanın bu tarafını ilk kez gördüm. Şirin bir balıkçı köyü burası. Önce bir dolaştık sokak aralarını. Bize daha önce tavsiye edilen 'Passas'da deniz üzerinde salaş bir masaya oturduk. Rumca, İngilizce menünün yanı sıra, Türkçe menünün takdim edilmesi tabii ki artılara artı kattı. Sahibi gencecik Nikos, amcası Yorgos ile işletiyor burayı. Candanlıkları, servisleri ve yemeklerin güzelliği balıkların tazeliği bir de çok ucuz fiyatı ile Sakız'ın top'larından Passas... Arka yan masamızdaki ünlü takımlarımızdan birinin 2. başkaı dahil, 4 Türk masa vardı. Tavsiye ediyorum, daha önce ünlü yazarlarımızın yemek yediği ve de haklarında yazılar yazdığı bu mekanı sizlere.
Senem'i çok severim ama bu kadar iyi bir seyahat arkadaşı olduğunu bilmezdim. Neşe içinde sabah önünden geçtiğimiz ve 'gidilsin' dediğimiz plaja gittik. İnanın belki Florya plajından beri, 40 senedir ilk kumlu kumsallı, tahta iskemleli plajları özlemişim. Tatili pek sevdikleri için genelde 18.30'dan sonra yapılan 'happy hour'ları Sakız'da 15.00'te başlatıyorlar. Muhteşem... Mutlaka gidilsin...Glatii Beach...
saat 18.00'de püfür püfür tüy gibi döndük, inanın hala birbirimize bir kaç saatlik tatil resimlerimizi gönderiyoruz, yani tatil ne gittiğin uzaklık, ne pahallık, ne kalabalık değil onu çok kez tattım... Gamze ve Senem'le bunu bir kez daha tattım...
Şimdiki gençler
Gün yok ki güzel bir toplantı olmasın yaz geldi ya. Aileler çocuklarının okuma semerelerini topluyorlar. Tüm liseler gibi Saint Joseph de mezuniyet gecesi yaptı .Altın Yunus'ta idi. Benim de hatıralarım canlanıverdi, en güzel animation yazımız deriz hep Altın Yunus'a... Şöyle bir tur attım, ardından gecenin yapıldığı bahçeye geçtim. Anne-babalar ne kadar mutlu ve heyecanlı idiler. Gençler de öyle, ama belki yaşımdan dolayı şu kristal çocuklar çıkalı his, ruh biraz azaldı gibi. Başka telden çalıyorlar yeni kardeşlerimiz. Umarım üniversite yıllarında biraz değişir ve de ailelerine layık, onların fedakarlıklarına yaraşır olurlar. Hepsine başarı diliyorum. Hani mezun oldum, olay bitmiştir değil de; olay şimdi başlıyor diyebilseler, dermişim....