• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Çanakkale Savaşı, bir ’bağımsızlık’ direnişi HÜROL DAĞDELEN

Çanakkale Savaşı, bir 'bağımsızlık' direnişi

hurol.dagdelen@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18.03.2014, 00:00
1915 Çanakkale direnişi, Türk'ün varoluş tarihinin en önemli savaşlarından biridir.
Hem bir kahramanlık destanıdır hem de bir ulusun, emperyalist güçlerin "oldu bitti"sine karşı verilen kanlı bir direniştir.
Kurtuluş Savaşı'nın ilk ateşidir. Dünyanın en görkemli savaşlarından biri olan ve insanlığa örnek olan Türk'ün bağımsızlık mücadelesinin komutanı olan Atatürk'e ilham kaynağı olan bir mücadeledir.
Çanakkale'de savaşan ve hayatını kaybeden yüzbinlerce Türk askeri, o gün, bugüne birlik ve beraberlik mesajı vermiş, "Bu vatanı kanımızla, canımızla kazandık, siz kavga edin, birbirinizi karalayın" diye değil, demiştir.
Şehitlerimizin mesajı kısa ve nettir.
***
Bugün, demokrasi mücadelesi veren bir ülkenin evlatlarıysak, bunu askeri deha Atatürk'e ve şehitlerimize borçluyuz.
Bugün, çağın her nimetinden yararlanıyorsak, bunu o kanlı mücadeleye borçluyuz.
Bugün, ağır aksak ilerlesek de, dünyanın saygın devletleri arasında gösteriliyorsak, bunu hayatı pahasına cephede kahramanca savaşan dedelerimize borçluyuz.
***
Onun için şikayet etmeye hakkımız yok.
Onun için bahane yaratmaya hakkımız yok.
Onun için vatanın bir karışını bile kimselere kaptırmaya hakkımız yok.
Onun için geçmişe, atalarımıza, o zor koşullarda yaptıklarına, yoktan varetme becerilerine dudak bükmeye hakkımız yok.
Bu güzel vatanı onlardan emanet aldık; kimselere vermeyiz, vermeyeceğiz.
Bunun için, 90 yıl önceki gibi, kora kor ölümüne savaşmaya hazırız.
***
Bugün, o ölümsüz destanı yaratan, bize bağımsızlık armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Mehmetçiği anma günüdür. Yüreğimizin vefa borcu hiç bitmeyecek.
Sizlere bugün, 18 Mart kahramanlık destanına özel iki özel öyküsü paylaşmak istiyorum; o hayatlarını ortaya koyan kahramanları anmak adına...

GÜNÜN SÖZÜ
Çanakkale Zaferi, Türk askerinin ruh kudretini gösteren şayanı hayret ve tebrik misalidir. Emin olmalısınız Çanakkale muharebelerini kazandıran bu yüksek ruhtur.
Atatürk

Hüseyin dede ve torununun öyküsü
Çok savaşlar görmüştü Hüseyin Dede... Çok cephede mücadele etmiş, hep başı dik çıkmıştı... Ağır yaralı hastaneye çadıra getirdikleri o gün bile, halinden şikayet etmemiş; "hemen yaramı kapatın, arkadaşlarımın yanına gitmeliyim. Vatanımın kurtuluşunda onlar gibi hep ön cephede olmalıyım. Kurşun yarası bana engel olamaz" diyerek apar topar çadırdan kaçtığı o günü, acı bir anı olarak hatırlıyordu...
Ama torunu Emre'nin durumu onu çok üzüyordu. Aslında Emre, akıllı, coşkulu, heyecanlı bir çocuktu; 5. sınıfa gidiyordu, sınıfın en iyisiydi... Kendisine verilen görevleri yapıyor, ödevlerini aksatmıyor, bilincini sürekli yeniliyordu. Lise öğrencisi ile tartışabilecek, konuşabilecek bir bilgi birikimine sahipti.
Ama ona rağmen konuşmuyordu... Sürekli tedirgin ve üzgündü..
***
Bir sabah kahvaltıdan sonra, Hüseyin dede, Emreciğin yanına sokuldu, şakalaşmaya çalıştı...
Yok, Emre gayesizdi... Sıkıntılı, huzursuzdu...
"Atatürk'ün ülkeyi emanet ettiği çocuklar, böyle amaçsız, keyifsiz olamaz" Hüseyin dedi, sitemkar bir tavırla...
Emre düşünüyordu.
Hüseyin Dede devam etti: "Bu ülkenin geleceği sizin omuzlarınızda yükselecek. Daha bugünden böyle somurtarsanız, bizlere nasıl moral vereceksiniz, nasıl dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olacak bir Türkiye... Hele sizin umutsuz olmaya hiç hakkınız yok..."
Emrecik, yerinden doğruldu; pencereye yanaştı, hemen aşağıdaki bir ağacı süzmeye başladı. Ağacın altında iki genç yatıyordu, dışarısı soğuktu ve üzerlerinde bir örtü yoktu, elbiseleri yırtık pırtıktı...
Gözleri dolan Emre, hışımla dedesine dönüp "görüyor musun tonton dedem, onca savaşta öne çıkan, ölümüne savaşan sen ve senin gibi kahraman Mehmetçiklerin bizlere emanet ettiği vatanın çocukları aç, sefil ve sahipsiz... Benim nasıl umutlu olmamı beklersin... Biz bir avuç çocuk güvende... Ama milyonlarca çocuk güvensiz, geleceği yok...
Emre'nin bunları söylerken dudakları titriyordu, Hüseyin Dede de gözyaşlarını tutamamıştı...
"Gel yavrum" dedi, "İşte bunun için umutsuz olmaman gerek, işte bunun için çok çalışman, onları sahip çıkacak olanakları yaratman gerek... Atatürk'ün çocuklarının umutsuz olmaya, tembel tembel oturmaya, başkalarına el avuç açmaya hakkı yok... Onurun için, insanlık için, topraklarından beslendiğin bu güzel vatanın geleceği için çalışmak zorundasın... ben her zaman senin yanındayım..."
***
Emre bugün başarılı bir işadamı... Yanında yüzlerce insanın çalıştığı, aileleriyle güven içinde yaşadıkları bir kurumu yaratan başarılı bir girişimci...
Çocukluğundan bu yana eline geçirdiği her imkanı kullandı, zamanını boşa harcamadı, bilgi dağarcığını hep genişletti... Ülkesini, dünyada gururla temsil etti... Hiç boyun eğmedi, hep başardı...
Evlendi de, şimdi iki çocuk babası...
Emre, büyükbabasıyla yaşadığı o günü hiç unutmadı; bugün sokak çocukları için sıcak bir ev kurdu; yüzlerce değil binlerce çocuğu aş, eğitim ve gelecek sağlamaya çalışıyor.
Çevresindeki dostlarını da buna yönlendirdi... Bugün çok geniş bir ailenin sade bir üyesi...
Yine mütevazı, yeni düşünceli, yine arayış içindeydi... O, Atatürk'ün ülkeyi emanet ettiği gençti... Hüseyin Dede'nin başı dik torunu...
Şimdi gençleri, "vatan onuru" için gururla mücadele etmenin yollarını gösteriyordu.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA