Aileleri yeteri kadar tatmin edemesek de zaman zaman, bilgilere ulaşabildikçe genç yeteneklerimizi tanımaya ve tanıtmaya çalışıyoruz. Ancak hep şunu söylüyorum: Hedefler çok daha büyük olmalı ve bu hedeflere göre çalışılmalı, tabii bir yerlerden de başlayarak. Her yıl 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı etkinlikleri kapsamında gelenekselleşmiş "23 Nisan Kupası" bu sene TE "Tennis Europe" tarafından 120'ye yakın Türk ve yabancı oyuncunun katılımıyla Antalya Tenis İhtisas Kulübü kortlarında organize edildi. Bu turnuvayı hem teklerde, hem de ortağı Oğuzhan Ceylan ile çiftlerde birinci olarak bitiren Alp Şentay, henüz 12 yaşında ve KSK Tenis Şubesi altyapı tenisçilerinden. Turnuvayı hiç set vermeden kazanmış olan Alp'i candan kutlamak gerek. Alp, tek erkeklerde bu kupayı kazanan ikinci Türk tenisçisi olup, hem teklerde ve hem de çiftlerde ise çifte şampiyonluk kazanan ilk Türk tenisçisi olarak turnuva tarihine geçti. Alp Şentay, henüz 12 yaşında olmasına karşın, Şubat'ta Türkiye Tenis Federasyonu tarafından düzenlenen 14 Yaş B Tenis Turnuvasında da şampiyon olmuştu. Umarız büyük bir yıldız olur ve dünya sıralamasında ilk yüz oyuncu arasında Türkiye'yi temsil ederken kendisini bol bol alkışlarız. Engel tanımıyorlar
Türkiye, 3-9 Mayıs arasında Antalya Manavgat'ta gerçekleşecek Tekerlekli Sandalye Dünya Tenis Şampiyonasına ilk kez ev sahipliği yaparken, millilerimizde var güçleriyle mücadele edebilmek için yoğun bir hazırlık dönemine girdi. 30 ülkeden 300'e yakın engellinin katılacağı turnuvaya takımımız 4 bayan ve 5 erkek sporcuyla katılacak. Bu güne kadar gösterdikleri başarılarına bakarak Dünya sıralamasında iyi bir yere çıkacaklarına inanıyorum.
Türkiye Klasmanı
Özsüt'ün sponsorluğunda gerçekleşen Türkiye Klasman Turnuvası Kültürpark Tenis Kulübü'nde Türkiye'nin her yerinden gelen veteran tenisçilerin katılımlarıyla hızlı bir şekilde başladı. Sporun yanında büyük bir sosyal olay olarak ta yerini bulan bu güzel etkinlik senelerdir bir birlerini tanıyan tenisseverler için ayrı bir şölen. Slogan şu; Maçlar biter şölen bitmez... Yeter ki seyircilerde bu güzelliklerden istifade etsinler.
Tenis ve bisiklet
Eski adıyla "uzağı yakın eden" bisikletlerinizi çıkarmanın, biraz cesaret göstermenin zamanı geldi. İzmir'de örneğin fuara arabalar girmiyor, koca koca tenis çantalarıyla da gelmek hiç de kolay değil...
Boş verin, bunun da kolayı var... Evinizde spor kıyafetlerinizi giyin, sırtınıza küçük bir çanta, kolunuza da tenis raketiniz astınız mı (biraz da hava verir insana!) atlayın bisikletinize, doğru tenis kulübüne... Amacınız spor yapmaksa, bisiklet de başlı başına bir spor değil mi? Dönüşünüz de bir o kadar kolay ve zevkli olur. Ne otopark ücreti, ne de trafik derdi. Bu sadece Kültürpark için değil, her yerde her kulüp için geçerli... Özellikle de tenisçiler için...