• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Dış borçlarda son durum CAHİT SÖNMEZ

Dış borçlarda son durum

cahit.sonmez@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 23.10.2009, 00:00
Gelişmiş ülkelerin düşük faiz politikaları sonucunda "döviz cinsinden kredilerin" makul düzeylere gerilemesi, banka ve banka dışı şirketleri Türkiye dışından kaynak kullanımına yöneltmişti. Böylece, dışarıdan borçlanan firmalar "finansman maliyetlerini" minimize etmişlerdi. Doğal olarak, TL cinsinden yerli kredi yerine, döviz cinsinden yabancı krediler özel sektörün dış borçlarını da tarihi seviyelere taşımıştı.
Yüksek dış borçların yüksek cari açıkla birleşmesi döviz kurları üzerinde baskı kurduğu için birçok iktisatçı bu durumdan kaygılanıyordu. Aslında özel kesim dış borçlarının detaylarına indiğimizde kriz öncesi o konjonktürün bile fazla sorun yaratmayacağını kestirebiliyorduk. Çünkü, 200 milyar dolar sınırına gelmiş olan dış borçların 40-45 milyar doları kısa vadeliydi.
Diğer rahatlatıcı faktör ise dış borçlardaki açık pozisyon oranı idi. Yani, banka ve banka dışı şirketler döviz kredilerini yurda getirdikten sonra bir kısmını TL'ye çevirip, kalan kısmını da aynen döviz olarak kullanıyorlar. Dolayısıyla, TL'ye çevirdikleri oran dış borcun açık pozisyon oranını oluşturuyor. Kriz öncesi dönemde 200 milyar dolar dış borcun yüzde 35-40'ı açık pozisyondu.

DAHA CAZİP
Geçen hafta Merkez Bankası özel kesimin uzun vadeli dış borçlarını açıkladı. Verilere göre dış borç tutarının az da olsa azaldığı görülüyor. Ancak, azalma eğilimi bizi yanıltmamalı. Zira, özel sektör dış borçlarının bir kısmını ödediği için dış borç stokun da bir azalma söz konusu oluyor. Borç geri ödemesi yeni dış borçlardan fazla olunca da stok değişken düşüyor.
Eylül ayı itibarıyla özel kesimin yurtdışından kullandığı "uzun vadeli kredilerin" toplamı 132 milyar dolar civarında. Bunun sadece 36 milyar dolarlık kısmı "bankacılık kesimine" kalan 96 milyar ise "banka dışı kurumlara" ait. Zaten bu kompozisyon uzun süredir değişmiyor. Reel sektörde faaliyet gösteren şirketler bir taraftan faiz avantajını sağlıyorlar ama bunun bedeli olarak döviz riski üstleniyorlar. Döviz kredilerinden dolayı açık pozisyonları olan kurumlar ilginçtir sadece öngörülerine güvenerek "kur risklerini hedge" etme ihtiyacı duymadılar.

DOLAR AĞIRLIKTA
Uzun vadeli toplam 132 milyar dolarlık dış borcun 78 milyarlık kısmı Amerikan Doları cinsinden. 47 milyar doları "ABD Doları karşılığı, 32.5 milyar doları euro cinsi ve kalan kısmı ise diğer para birimlerinden oluşuyor.
Vade yapıları ise şöyle; 73 milyar doları 2 ve daha uzun vadeli, kalan kısım 1 ile 2 yıla yayılıyor.
Her ne kadar her şeyin rayına girdiğine inanılsa da kreditör kurumların risk algılamalarında fazla değişiklik göremiyoruz. Bankalar mevduat faiz oranlarını merkez bankalarının "politika faiz oranları" ile uyumlu şekilde aşağı çekerken, kredi faiz oranlarında temkinli olmayı tercih ediyor. Dolayısıyla, bankalar hem merkez bankasından borçlandıkları paraları hem de aldıkları diğer kredileri, reel sektöre ticari kredi ya da tüketici kredisi olarak plase etmek yerine çoğunlukla Hazine kağıtlarına yöneltiyorlar. Durum böyle olunca da banka dışı şirketler deyim yerinde ise bankaların nazını çekmeyip doğrudan dışarıdan kredi yaratıyorlar.
Genel değerlendirme yapacak olursak;
Özel kesim dış borçlarının kurlar üzerinde yukarı yönlü baskı yaratması söz konusu görünmüyor. Aynı şekilde, vade kompozisyonu bağlamında borçların çevrilmesinde de her hangi bir sorun yaşanmaz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI