İnanmalısınız çünkü mucizelerle yaşıyoruz. Hiç mucize yaşamamış biri olduğunuza inanıyorsanız, bu düşünceden derhal vazgeçmelisiniz. Belki her gün karşınıza çıkan komşu, belki yolunuzu tıkayan kamyon, belki yakalandığınız bir hastalık, sizin mucizenizdir. İnsanlar sadece iyilikle, parayla, mevkiiyle ödüllendirildiğini zanneder ama asıl mucize denendiklerimizden başarıyla çıkabilmektir; fark etmeden hayatımızda olanlardır; en berbat halleriyle bile ıstıraplarımızdır. Her nefesin bir mucize olduğuna inanırım ben, bir sonraki nefesi alıyor olmanın daha da büyük bir mucize olduğuna... Yaşamın kendi ritminden, dünyanın dönmesinden, kardan, yağmurdan, tohumdan, böcekten, ottan, bebekten, var olmaktan hatta öyle bir büyülenirim ki; mesela nefesim tıkanır yıldızlara bakarken.
'Mucize' Mahsun Kırmızıgül'ün dördüncü filmi, en iyi filmi mi; onu bilemem. Ahkam kesmeye pek meraklı, eleştirmek için yaşayan, hayatını beğenmemek ve alkışlamamak üzerine kurmuş tesadüfen köşe kapanların bazıları, yerden yere vurmaya çalışsa da göreceksiniz, yılın en sevilen (buna itiraz edeceklerdir çünkü onlar iyilik ve güzelliği görmek istemezler) ve çok izlenen filmlerinden biri olacak. Ülkenin kuşkusuz en başarılı yönetmeni (buna da itiraz edeceklerdir, etseler de gerçeği değiştiremezler) Mahsun Kırmızıgül, şahane bir masal anlatmış yine seyircisine, güzel insanlarla, güzel mesajlarla dolu filminde. Entrika, yalan/dolan, kötülük ve edepsizlik üzerine kurgulanan televizyon dizilerinden sonra seyirciye ilaç gibi gelecek bir film. Batılı bir öğretmenin, 60'lı yıllarda bir Doğu köyüne tayiniyle başlıyor film ve karşımıza Emir Kusturica filmlerini anımsatan karakterler çıkıyor bir bir. Uzun ve tek planla başlayan ilk sahne öyle görkemli ki, nefesinizi tutup masala dahil oluyorsunuz. Ülkemizin 'güzel ve yalnız insanlarını', ustalıkla anlatan Kırmızıgül'ü takdir etmeyenler, acaba kıskanmakta mıdır bu kadar başarılı olmasını? Kahkahalarla gülmek, kara kara düşünmek, deli gibi heyecanlanmak, dibine kadar ağlamak, tertemiz arınmak ve yürekten sevmek için gidin 'Mucize'ye. Mahsun Kırmızıgül'ün mucizesine tanık olmak için.
Sıkıntı yok...
*Arda Turan magazini çok seviyor, şaka gibi konuşmuş Hülya Avşar'a. Hülya Avşar da magazini çok seviyor, bu arada bakın dediğim gibi oldu. Avşar kendi gibi olduğu programlarda başarılı oluyor demiştim hatırlarsanız.
*Burcu Esmersoy bir haftadır magazin sayfalarında yok; şaka gibi. Emniyeti mi arasam, Bakanlıkları mı arasam; ne oldu magazin müdürlerine! Nedensiz yere, attığı her adımı yazıyorlar ve her fotoğrafını birinci sayfaya çıkarıyorlar ya; o bakımdan şey ettim...
*Özge Ulusoy ve Hacı Sabancı'nın arası gayet iyi, neden anlamadım ama Instagram uygulamasındaki hesaplarına bakarak masa başı bir haber yapılmış gibi geldi bana. Ayrılsalar mutlu mu olacaksınız argadeşler; size ne ayol.. Aa kızdım...
*Bu defa Zehra Avşar! Kızcağızın karşısına çıkan magazinciler, "Orhan Baba, annenizin poposuna vurmuş ne diyeceksiniz" diye sormuşlar. Şaka mı bu? Değil... Zehra da "Bilmem ki, görmedim" falan demiş.
*Magazincilere yüklendik, sıkıntı yok. Hepsi arkadaş, dost, can...