Cahilliğin umulmayan erdemi ödüllendirildi

İstediğim oldu, Oscar'ı 'Birdman or The Unexpected Virtue of Ignorance-Cahilliğin Umulmayan Erdemi' kazandı. Sean Penn'i tanıyanlar bilir, insan hakları savunucusu, haksızlık karşıtı, sıkı bir adamdır. İki gün önce yapılan Oscar törenindeki konuşması birileri tarafından yanlış anlaşıldı ve ırkçı bulundu. En iyi Yönetmeni açıklamak üzere çıktığı sahnede, Meksikalı yönetmen Alejandro Gonzalez Innaritu adını anons edince, "Bu adama yeşil kartı kim verdi" gibi bir cümle kurdu. Salonda gülenler oldu, ekran başındakiler pek çözemedi durumu, hakaret ettiğini sandılar. Oysa Sean Penn sistemle dalgasını geçiyor ve 2003'te '21 Gram' filmini çektikleri yakın dostu Inarritu'ya saygısını dile getiriyordu. Alejandro Golzalez Inarritu, heykeli eline aldıktan sonra yaptığı konuşmayla kendine bir daha hayran bıraktı sinefilileri; "Umarım bu ülkede çalışan en büyük göçmen kitlesini oluşturan Meksikalılar da, bir gün kendileri gibi göçmen olarak gelerek bu büyük ülkeyi kuran önceki kuşak göçmenlere gösterilen, hak ettikleri saygıyı görürler" dedi... 2000 yılında çektiği 'Paramparça Aşklar ve Köpekler'le tanıdığım yönetmen, dünyanın en iyilerinden biri olduğunu belli etmişti zaten. 'Babil' ve '21 Gram' gibi çok etkileyici filmler geldi ardından, Akademi'nin bir Meksikalıyı onurlandırması da alkışlanası bir hadise...

CLİNT BABA KALBİMİ KIRDI

87. defa verilen Oscar ödüllerine dair en mutlu olduğum konu, çok da sevdiğim oyuncu, yönetmen Clint Eastwood'un törenden eli boş dönmesi oldu. Ona faşist diyenlerin hep karşısında oldum, bir mesele anlattığına inandım. İyi film yapıyordu, çok iyi yönetiyordu. 'American Sniper' film olarak bakınca fena değil gibi dursa da, konusu itibarıyla son derece 'Amerikancı', savaşı destekleyen bir görüntüye sahip ki; iyi ki ödül almadı demem bu yüzden. Clint baba, iyi ve güzel yüzünü göstermişti yıllar içinde, sonunda çirkin yüzünü de gösterdi...

Oscar'dan notlar...

*Julianne Moore, 'Still Alice' ile tek favoriydi zaten. Yaptığı konuşmada Alzheimer hastalığına tekrar dikkat çekti ve "Bu insanlar evlerinde hapsoluyorlar, ortada olmalılar ve dertlerine çare bulunmalı" dedi.

*İngiliz oyuncu Eddie Redmayne, 'The Theory of Everything' ile ödülü kucakladı. Son ana kadar Michael Keaton diyenlerdendim. Golden Globe ve Bafta'yı kazanan oyuncuların Oscar'ı da alması adetten artık. Ancak ben bir biyografide oynayan veya engelli birini canlandırarak ödül alanları pek beğenmiyorum...

*Gecenin sunucusu Neil Patrick Harris çok eleştirildi. 'How I Met Your Mother' dizisine hayran biri olarak, Harris'i severim oldum olası. Şarkı söyleyebilmesi ve bir sihirbaz olması da ona hayran olduğum diğer özellikleri. Ancak törende yaptığı 'zoraki' şakalar gece boyunca eleştirildi. 'Birdman' filminde Michael Keaton'un beyaz iç çamaşırıyla göründüğü sahneyle dalga geçmek için sahneye beyaz çamaşırla çıkması olaydı! Büyük ihtimalle önümüzdeki yıl töreni sunamayacak...

*'Whiplash' sinefililer için En İyi Film dalında tek favoriydi. En iyi yardımcı Erkek Oyuncu ödülü J.K. Simmons'un oldu. Film En iyi Ses Miksajı ve Kurgu ödüllerini de kazandı. Simmons ödülünü alırken yaptığı konuşmada "Lütfen ailelerini ihmal etmeyin ve onları arayın, gidip, görün ilgilenin; telefonla mesaj çekmeyin" dedi.