Gel de sinirlenme! Şimdi de aşkın ömrü 1 yıla inmiş. İndiren de bilim adamları. Çok yakın bir zamanda ciddi bir üniversitenin yaptığı araştırmayı detaylarıyla okumuştum, aşka 5 yıl ömür biçmişlerdi. Ne oldu aradaki dört yıla bilemeyeceğim. Çoğunun erkek olduğunu düşündüğüm bilim adamları, kadınları aşktan soğutmak için böyle bir komplo kurmuş olabilirler. Kadın bilim insanları bir araştırma yapsa ki neden bir araya gelip yapmıyorlar anlamış değilim; aşkı sonsuzlukla ifade ederler ve erkekleri de böyle olduğuna ikna ederler.
Aşkı tartışanlar
Aşkı tartışanlar
Bu defa Ondokuz Mayıs Üniversitesi öğrencileri aşkı tartışmış. İnsan beyninin hala sır olduğunu söylemiş akademisyenler ve aşkın nörobiyolojisi konuşulmuş. Aşka Freud gibi bakan biriyim; sadece libidoya inanırım. Aşk başka bir şeydir ve aşkı var eden de yaşatan da yok eden de homo sapiensin ta kendisidir. Üniversitenin yaptığı araştırma ve konferans gayet güzel aslında ama ben en baştan, aşka karşıyım! Bahsedilenin sadece libido olduğuna inanıyorum, hatta henüz Freud ile tanışmadan önce de böyle düşünüyordum. Libidonun sebebi de açıklanamaz, beynin insanoğluna sıkı bir oyunudur.
Aşka hizmet edersen
Aşka hizmet edersen
"Erkek soyunu sürdürmek için her kadına yürür (bu kelimeden nefret etsem de kullanmak istedim ve kendimden nefret ettim şu an), kadınsa en iyi erkeği bulmak için sadece bir erkeğe bağlanır" gibi berbat bir geyik var ya; külliyen yalan. Bunu da araya sıkıştırmak istedim, gelişmiş ülkelerde libido eşit çalışıyor erkekle kadında. Mevzuu aşk; aşk dediğin şey iki insan tarafından oluşturulur ve biri veya her ikisi de vaz geçeme kadar sürer. Hayat boyu aşka hizmet edersen aşk da yaşar! Erkeklerin ilişkilerinde en çok yaptığı hata; aşkı bulduktan sonra bırakmaları. Erkek çocuk (14 yaş ortalamasına sahip olduğunu söylerim her zaman, erkek okuyucu sevmiyor bunu tekrar etmemi) bir topla oynarken başka bir top görse içi gider ya o hesap. Elindekini bir kenara bırakır ve kenara bırakılan topun başına ne gelir? Ne gelecek, şanslıysa başka biri topla oynamaya başlar, şansızsa olduğu yerde söner.
Sinirimi bozmayın
Sinirimi bozmayın
Aşk konusunda uzmanım, birileri gibi adımın başına 'mütehassıs' yazmadıysam mütevazılığımdan! Bıraktığın yerde kalakalan bir garip varlıktır aşk; ellediğin, dokunduğun, kokladığın, uğraştığın sürece karşılığını göreceğin tuhaf bir varlık! Aşkın ömrünü bir yıla indiren hocalarıma, akademisyenlere sesleniyorum; bana kulak verin. Sinirimi bozmayın, aşkı sınırlandırmayın. Hayatında bir bilimsel makaleye göz gezdirmemiş, gazete-kitap okumayan vatandaş şimdi buna denk gelir ve inanıverir. Aşkın doktora değil, gelişmiş zekalara ihtiyacı var. Yaşatılan aşk insanı mutlu eder bu kadar basit. Kendi mutluluğunu yaratmayı beceremeyen insan da ne yapsın; daldan dala atlar. Daldan dala atlamak dedim de aklıma, şempanzeler geldi. Neyse...