Ne bulursam stokluyorum


Yemek bulamama endişesi yüzünden eline geçen yiyecekleri yatağına götürüp sakladığını söyleyen ünlü tasarımcı 'yiyeceklerin buzdolabında kaybolacağı endişesine kapıldığını' anlatıyor

Survivor macerası ile Türk halkı tarafından daha yakından tanınma imkanı bulduğunu söyleyen modacı Zeynep Tunuslu'yu ağırlıyoruz bu hafta...
Yarışma sonrası eski yaşamına adapte olmaya çalıştığını söyleyen Tunuslu ile survivordan modaya, İzmir'den projelerine uzanan keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
* Öncelikle kendinize gelebildiniz mi diye sormak istiyorum... Malum Survivor maceranız akıllarda hala...
- Gördüğün gibi hala kendime gelmeye çalışıyorum. İzmir kendime gelmeme çok yardımcı oluyor. En sevdiğim yerdeyim. İzmir'de... İzmir'e geldiğimde hep 'ohhh' diye derin bir nefes alırım, 'memleketime geldim' derim. İzmirli olmasam da ben İzmirliyim diyorum. Yıllardır buraya ne zaman gelsem son derece özgür, çağdaş insanlarla birlikte olabildiğim için gerçekten çok mutluyum. Uçaktan inince toprağı öptüğüm tek yer burası...
* Ne kadar sıklıkla İzmir'e geliyorsunuz?
- Nereden baksan ayda bir geliyorum.... Bazen daha da sık...
* Geldiğinizde tercih ettiğiniz yerler oluyor mu? Mutlaka gittiğiniz, gezdiğiniz...
- Her geldiğimde mutlaka Hilton Oteli'nde kalırım. Oradaki tüm personeli çok severim çünkü. Hepsi çok sıcak ve dostça davranıyor bana... Mutlaka Kızlarağası'na giderim. Eski antik eşyaları çok severim çünkü. Onun dışında mutlaka hamama giderim. Tarihi yerlere gider, İzmir'in güzelliklerine bir kez daha hayran kalırım. Onun dışında zaten İzmir'in her yeri inanılmaz güzel, 'sevmediğim yeri yok' desem abartmış olmam...
ALIŞKANLIKLAR KALDI
* Survivor'a dönecek olursak... 'Hala kendime gelemedim' dediniz... Adadan gelen ve normal hayatınızda devam eden alışkanlıklarınız var mı?

- Olmaz mı... Uzun süre açlıkla, malum günde iki tane muz ve kokonat yiyorduk, ilk geldiğim günden beri ne bulduysam yatağıma taşır oldum. Ben çok yemek yemem ama çok sık yerim... Ama su olmadan yaşayamam...
Mesela en basiti su ve havuç alıp yatağıma koyuyorum. Annem 'ne yapıyorsun ya sen' diyor hatta... Ne bulduysam yatağıma götürüyorum. Stoklama güdüsü söz konusu...(gülüyor)
Ne bulursam stokluyorum. Ya buzdolabında kalmazsa, ya biter de aç kalırsam korkusu, bana adanın bir hatırası, diyebilirim.(gülüyor)
ADIM ATILMALI
Survivor büyük bir deneyim oldu benim için. Çoğu insan 'ne var canım bunda, oruç tutmak gibi bir şey' diyor... Ama asla öyle değil... Şaka bir yana hakikaten yemek bulamayan, alamayacak durumda olan insanlar için bütün dünyadaki insanlar için, içim titriyor.
Bu bizim için sadece bir oyundu ve belli bir zamanı kapsıyordu. Ama açlıkla mücadele eden insanlar için bu bir oyun değil... Gerçekten çok acı bir durum. Sinir bozucu hatta... Hepimizin birey olarak bir şeyler yapması gerekiyor kesinlikle... Bunu adadan önce de hep söylerdim. Ama yaşadıktan sonra nasıl bir mücadele olduğunu daha iyi anladım. İnsanlık için en yakınımızdan işe başlamak belki de dünyaya ulaşmayı kolaylaştıracak bir başlangıç olur. Tabii sadece insanlar için değil hayvanlar için de bu söz konusu... Ben hiç bir şeyi atmam. Ekmekler kuşlar için, kalan yemekleri de kedi köpekler için ayırırım. Bunu herkes yapabilir bana göre.
Survivor müthiş bir deneyimdi gerçekten. Bir kere mükemmel bir doğaydı... Onun dışında telefonun yok, kitabın yok, seni rahatsız edecek hiç kimse yok... Bu anlamda da çok güzeldi. İnsan her şekilde yaşayabiliyor onu da görme imkanım oldu. İnsanoğlu gerçekten çok güçlü...
56 KİLOYA DÜŞTÜM
* Birtakım gerginlikler oldu adada ve ilk elenen siz oldunuz... Bu durum üzüyor mu sizi... 'Keşke adada daha fazla kalsaydım' dediğiniz oluyor mu?

- Bu konuda konuşma yasağımız var aslında. Ama tabii ki kalmayı ve kendimi göstermeyi çok isterdim. Aslında ben tam bir survivor kızıyım. Ki Acun'a kendim teklif etmiştim.. 'Ne olur beni al' demiştim... Çünkü ben doğayı ve doğal yaşamayı hep sevmişimdir. 'Keşke biraz daha kalabilseydim' diyorum tabii ki...
* Yarışmaya giderken kaç kiloydunuz?
- 17 yaşımdan beri 59-60 kilo oldum hep. Adada da bu kilodaydım.
* Kaç kilo verdiniz?
- İlk elenen olduğumdan çok az kalabildim adada... Ama yine de hayatımda ilk kez 56 kiloya indim. Ancak o kadar tüketmeye başladım ki kısa sürede eski kiloma döneceğimden eminim... (gülüyor)
* Yarışmada sonlara gelindi... Başabaş bir mücadele izliyoruz... Sizin favoriniz kim?
- Taner ve Taçmin'den yanayım. Genç oldukları için onların kazanmasını istiyorum... Ama Nihat'ın da halasıyım...(gülüyor) Dostluklar kazandığımızı düşünüyorum bu yarışmayla... Bakalım yarışma neticelenince neler olacak...(gülüyor)
* Gerçek hayatınıza dönelim biraz da....
- Tam gaz devam ediyor çalışmalarım... Survivor özel koleksiyonu hazırladım... Yaza özel bir koleksiyon oldu. Ordan aldığım ilhamlarla ortaya çıkan tasarımlar yer alıyor.
Alaçatı'da ürünlerimin satışı başladı. Bu yaz gelin kızlarımıza çok pratik hop diye giyebileceği, çok ucuz, akşamları altını kesip, üstünü jeanle giyebilecekleri tasarımlar yapacağım. Hepsi ada mantığında... Açıkçası giyimde büyük paralar harcanmasına karşıyım. Aynı fikrim devam edecek.
* Televizyon programınız nasıl gidiyor?
- Biraz ara verdik, çünkü Amerika'ya oğlumu almaya gideceğim. Herhalde yeni yayın döneminde o sevdiğim tempoda, moda programım devam edecek. Program dışında bir müzikalde oynama planım var bir de... Benim komik bir tiyatral yanım da var aslında. Adada bu biraz da olsa ortaya çıktı... Kendimle dalga geçen bir tipim. Oyunculuğa da yeşil ışık yaktım, diyebilirim. (gülüyor)
En çok kızdığım şey, herkes bildiği işi yapsın... Şimdi nereye gitsem, sağım solum tasarımcı... 'Hop' diye olunmuyor oysa... Oyunculuk da öyle... Ama bir müzikalde, küçük bir rol de oynamak istiyorum. Teklifler de geliyor.

Gençlerimiz maalesef marka takıntılı

* Gençlerin giyim tarzı için neler söyleyebilirsiniz? Sizce doğru tercihler yapıyorlar mı?

- Son senelerde özellikle İzmir, kendini daha iyi ifade edebiliyor. Ama İstanbul'da durum bu yönde değil. Biraz daha mahalle baskısı dediğimiz olay etkili oluyor. Çok rahat giyinemiyorlar...
Türk gençliği her şeyin farkında, dünyayla başabaş gidiyorlar her konuda... Kendimize ait kültürlerin şekillendirdiği, kendi imzamızı taşıyan Türk markalarına yönelsek keşke.
Hep bir yabancı marka takıntısı içindeyiz... Türkçe sloganlı tişörtler giymek mesela...
Basma kumaş kullanmalarını öneririm. Rengarenk..
Al basmayı 5 TL'ye uzun etek olarak giy... Hem tarz hem ucuz... Ucuza da şık olunabilir bana göre... Yaratıcı olabilirler... Kendi kıyafetlerini yaratabilirler... Sadece onlara özgü kombinasyonlar olabilir.
Tek tip gençlik yerine birey olduklarını her anlamda ifade eden bir gençlik olmalı diye düşünüyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.