Basında tatlı olaylar her zaman günceldir

İzmir basınında zamana karşı yarışta elbette ki çeşitli hatalar, gaflar, bizim aramızda “bombalar” dediğimiz tatlı anılar sürer gider. Bize de onları tatlı tatlı anmak, yadetmek düşüyor. Bu hafta yine onlardan bir derleme yapalım...

İZMİR'DEN TATLI HİKAYELER - GÜRKAN ERTAÇ

Tayfun Sinan İzmir'in sayılı foto muhabirlerinden biriydi. Türk Haberler Ajansı'nın gözbebeğiydi.
Son derece son derece espritüel bir kişiliğe sahipti aynı zamanda.
Onunla ilgili bir olayı yadedip tatlı tatlı analım... Sinan'ın annesi çok güzel mevlid okurmuş, yaşı hayli ilerlemiş ama akrabaları uzun yıllar onun kapısını çalmamışlar, nasıl yaşadığını, halini hatrını sormamışlar ve kadıncağız sonunda göçüp gitmiş.
MEZARLIĞI ARATTI
Ölümünün üzerinden bir yıl geçtikten sonra akrabalardan birisi ev telefonunu çaldırmış, ahizenin öbür ucundaki Tayfun'a, "Evladım bizim mevlidimiz var, annen gelip okur mu ?" demiş. Sinan da, "Vallahi bilemem, telefonunu vereyim, kendisine sorun" demiş, annesinin ebedi istirahatgahı olan Paşaköprüsü Mezarlığı'nın telefonunu vermiş. Tabii akrabalar, telefonda karşılarına kabristan bekçisi çıkınca çok bozulmuşlar, Tayfun'u arayıp, "Ayıp değil mi bize yaptığın" diyecek olmuşlar. Tayfun da, "Esas sizin yaptığınız ayıp. Eşi ölmüş, koca evi tek başına çekip çeviren kadıncağızı yıllarca aramadınız, şimdi mevlide mi çağırıyorsunuz?" demiş.
'BEN BURDAYIM AĞABEY'
BİZİM Haluk Güney, Güneş Gazetesi Spor servisindeydi. Ancak o gün haber servisindekiler henüz gazeteye gelmemişlerdi.
Emniyetten önemli bir suçlunun yakalandığı ve isterlerse fotoğraf çekilebileceği haberi gelmişti. Çaresiz Haluk'u yolladılar.
Haluk baktı kara kuru, sakallı birisi oturuyor, başladı poz poz resmini çekmeye. Fotoğrafı çekilen adam ellerini uzatıp tepki gösterdi, "Niye beni çekiyorsun sürekli" diye. Haluk, "Suçlu değil misin?" dedi. Adam köpürdü, "Ben komiserim" dedi. Derken bir ses duyuldu arkadan. Elleri kelepçeli bir adam, "Abi ben burdayım" dedi.
NERDEN BİLSİN Kİ?
Bir avcı, evine gelen misafirlerine eski bir ayı postunu göstererek der ki:
"Bu ayıyı Bolu ormanlarında vurmuştum." Misafirlerden biri, bu palavraya inanmayıp sorar: "Nasıl olur? Bu kutup ayısı. Bolu'da bulunmaz." Avcı gülümseyerek cevap verir: "Kardeşim, ayı bu. Buranın kutup olmadığını, Bolu ormanları olduğunu nereden bilsin?"
BİR ASLAN İÇİN Mİ?
Avcının biri palavra sıkıyormuş., "Geçen yaz Afrika'da 99 aslan vurdum.."Arkadaşı dayanamamış, -"100 de şuna bari"demiş. Avcı da, "1 aslan için yalan mı söyliycem sana" demiş.
TENİS KULÜP'TE KORSAN MİLLİ MARŞ
Kültür park Tenis Kulübü genel kurulla 70 yıllık tarihinin en önemli günlerinden birini yaşıyordu.
İnsanlar salona sığmadı, dışarı bahçelere kadar taştı. 4-5 saat ayakta durup gelişmeleri izleyenler bile vardı. İstanbul'dan, Ankara'dan, Türkiye'nin çeşitli kentlerinden gelenler vardı. İzmir'de sosyal, siyasi, ekonomik alanda isim yapmış, aklınıza kim geliyorsa herkes oradaydı. Kongre her zaman olduğu gibi İstiklal Marşı ile başladı.
Açılış ve yönetimin sunumundan sonra üyeler hararetli bir biçimde eleştiriler yapıyor, kulübün iyiye gitmesi için görüşlerini bildiriyorlardı. Seslerin yükseldiği bir sırada birdenbire yeniden İstiklal Marşı çalmaya başladı. Üyeler sustular, ayağa kalkarak hazırol vaziyette marş söylemeye başladılar.
Bu ikinci İstiklal Marşı'nın niye çalındığı sonradan anlaşıldı.
Yeni Asır muhabiri Burak Hakerler fotoğraf çekerken koluyla cihazın düğmesini çalıştırmış, olay öyle meydana gelmişti. Görevliler koştular, yayını durdurdular. Olayın nedeni anlaşılınca kongrenin tansiyonu düştü, durum gülücüklerle karşılandı. Gerçi bizim Burak alı al moru mor oldu, terledi ama, yapacak bir şey yoktu. Çaktırmadan göreve devam etti.
'BİZİM PATRONU TANIYOR MUSUN?'
Sedat Yılmaz, İzmir basınının duayen ve en önemli foto muhabirleri, gazetecileri arasındadır. Fotoğraf üstatlığıyla tanınan ve Doktor lakabını alan Sedat, hafif yalan ve abartılarıyla da ünlüdür. Bazen öyle desteksiz sallar ki kendisi de güler. Buraya onun bir uçak muhabbetini aldım. Burak Hakerler'le birlikte bir maçtan dönmektedirler.
Sedat , Burak'ı bulmuş ya, habire döktürmektedir.
Üçlü koltukta oturan kızı da muhabbete katmak hedefindedir, sonunda başarır. Sabah Gazetesi'nde çalıştığını anlatıp, patron hakkında benzetmelerde bulunmakta, "Malatya güzeli, piknik tüpü kafalı" gibi espriler yapmaktadır.
Sonunda paylaşımcı bir davranışla kıza pas verip, "Tanır mısınız bizim patronu, ismini hiç duydunuz mu?" der.
Kız gayet sakin, "İyi tanırım, eniştem olur" cevabını verir.
Sedat'ın utancından karardığını söylemeye gerek yok.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.