Yatırımcılar bir şirketi incelerken sadece elde edilen finansal sonuçları değil, aynı zamanda yönetim anlayışını, stratejik planları, uygulanan teknolojileri ve insan kaynakları potansiyelini de göz önünde bulundurmalıdır. Yöneticilerin şirkette üretilen ürünlerin ve uygulanan teknolojilerin niteliklerini ve rekabet gücüne yaptıkları katkıları iyi algılamaları gerekmektedir. Ayrıca tüm çalışanlar iş başında öğrenme ve sürekli gelişme konularında teşvik edilmelidir. Çalışan elemanların bilgi ve deneyimlerinden yararlanmak ve farklı düşünceleri göz önünde bulundurmak önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yönetim Anlayışını Güncelleştirmek
Şirketlerin başarıya ulaşmalarında yönetim anlayışı etkili bir rol oynamaktadır. Şirketlerde yönetim anlayışı konusunda çok çeşitli görüşler bulunmaktadır. Emir vermeye ve kontrol etmeye dayalı bir yönetim anlayışı çoğu zaman çalışanların motivasyonunu ve verimliliğini artırma konularında yeterli olmamaktadır. Katı bürokrasiye dayalı yönetim anlayışı başarının önünde engeller oluşturmaktadır. Planlama ve kontrol yetkisinin mümkün olduğu kadar işi yapanlara verilmesi onları daha çok motive etmekte ve daha verimli çalışmalarını sağlamaktadır.
Çalışan elemanlar başkalarına benzemeleri için değil, bağımsız düşünmeleri için teşvik edilmelidir. Katılımcı yönetim anlayışı, bir başka deyişle işi yapanların işi geliştirmeyle ilgili görüş ve önerilerinin dikkate alınması, kritik performans göstergelerinin belirlenmesinde çok yararlı katkılar sağlamaktadır. Bu şekilde belirlenen kritik performans göstergeleri iş süreçlerinin etkinliğinin ve çalışanların performansının ölçümü için de güvenilir veriler oluşturmaktadır. Günümüzde bilgi teknolojisi altyapısı olmadan bir şirketin varlığını sürdürebilmesi söz konusu olmamaktadır. Yoğun rekabet ortamında daha yalın ve daha verimli şirketler başarıya ulaşmaktadır.
Bu nedenle yüksek katma değer ve iş süreçlerinde sinerji yaratmak zorunlu olmaktadır. Yönetim anlayışını güncelleştirmek için her düzeyde çalışan elemanların eğitilmesi ve motive edilmesi gerekmektedir. Bu gerçeği kavrayan kuruluşlar yönetim kalitesini geliştirme konusunda başarılı adımlar atmaktadır. Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı'nın (EFQM) Mükemmellik Modeli uygulamaları kuruluşların yönetim kalitesini geliştirmelerinde yol gösterici olmaktadır. Mükemmellik Modeli kuruluşların gelişme hızını ve risklerini belirlemede kullanılabilecek en etkin araçlar arasında yer almaktadır.
Alışılagelen Yönetim Alışkanlıkları
Her insan farklıdır. Her insanın kendine özgü düşünceleri ve değer yargıları bulunmaktadır. Şirketlerin de yönetim anlayışlarında birtakım farklılıkların olduğu göze çarpmaktadır. Bir şirkette çalışan elemanlar başarılı ise, o şirket de başarılı olabilmektedir. Çalışan elemanların iş tanımlarına körü körüne bağlı kalmaları verimlilik artışını ve iş yeteneklerinin gelişmesini engellemektedir. İş tanımlarının ve organizasyon şemalarının çalışan kimseleri sınırlayan ve mesleki gelişimlerini engelleyen kapalı kutular olmamaları için çok özen gösterilmesi gerekmektedir. Bu nedenle çalışan kimseler alışılagelen yönetim alışkanlıklarıyla ve mevcut iş tanımlarıyla kendilerini sınırlamamalıdır.