Bundan böyle direksiyon başında trafik magandalarına söylenmeyeceğim. Artık sinirlenmeyeceğim de. Aysun'un da beni sakinleştirmesine gerek kalmayacak. Minicik bir teybe o magandanın plakasını kaydedeceğim. Şu tarihte, şu bölgede şu haltı yedi diye kaydı tamamlayacağım. Akşam eve gidince o bilgileri bir ceza makbuzuna yazıp bir hafta içinde her hangi bir trafik polisine vermem yeterli. Trafik yazacak cezayı, maganda da ödemek zorunda kalacak. Bir yandan da "Ben kırmızı ışıkta geçerken", ya da "emniyet şeridinde giderken etrafta da polis yoktu. Nasıl oldu da yakalandım?" diye pek şaşıracak...
***
Beş yıl kadar önce başvurmuştum fahri trafik müfettişliği için. İçişleri Bakanlığı uzun süre uygulamalarına ara verdi ve müracaatları yıllarca elinde tuttu. Geçen ay polis aradı ve müfettişlik için kurs göreceğimizi söyleyip bizleri davet etti. Bizler dediğim sadece İstanbul'da, müracaatları uygun görülen, birbirinden habersiz bin iki yüz kişi...
Sayıları yaklaşık on bin olan fahri trafik müfettişleri arasına İstanbul'dan bin sekiz yüz yeni müfettiş daha katılıyor. Bin iki yüzümüz beş gün boyunca yarım gün kurs gördük. Diğer altı yüz kişinin kurs görmesine gerek duyulmamış. Cuma günü kimliklerimizi aldık. Artık omuzlarımızda yeni bir sorumluluk taşıyoruz...
***
Bir arkadaşım duyunca mail atmış: "İşte sanatçı duyarlılığı" diyor. "Trafik terörüne karşı vatandaş olarak yapılabilecek en önemli katkı" diye ekliyor. Doğru... Hepimize düşen bir görev var. Hepimiz trafik müfettişi olamayabiliriz ama direksiyon başında canavarlaşan yakınlarımız varsa onları uyarabiliriz. Onlara tavır alabiliriz. Yılda ortalama 4 bin 5 yüz insanımız kaza mahallinde hayatını kaybediyor. Bir o kadar da tedavi sırasında ölenlerimiz var. Trafik canavarlarıyla mücadeleye biz de katılmalıyız...
***
Ülkemizde 300 bin polis var. Bu polislerimizin sadece 30 bini trafik polisi. Oysa gelişmiş ülkelerde görevli polislerin hepsi trafikten de sorumlu. Yani 300 bin polis varsa, 300 bini de aynı zamanda trafik polisi.
Bir de cezalar bizden çok yüksek. O nedenle caydırıcılığı da var.
***
Son on yılda kaza sayısı bir hayli yükselmiş. 2001'de 442 bin 960 kaza olmuş, 2011 de ise 1 milyon 228 bin 928 . Emniyet kemeri kullanımının artması ve arabaların daha güvenli yapılması ölüm sayısını azaltmış. 2001'de 4 bin 386 ölü. 2011'de 3 bin 835 ölü. Ama yaralı sayısında ciddi bir artış var...
***
Kurtuluş Savaşı'nda 9 bin 167 şehit vermişiz.
17 Ağustos 1999 depreminde 18 bin 373 kişi ölmüş...
Son 30 yılda terör olaylarında 37 bin kaybımız var...
Trafik kazalarındaki kaybımız ise son on yılda 42 bin 690 kişi.
***
Bir de araç başına düşen ölüm sayısına bakalım. 100 bin araç başına; İsviçre ve Japonya'da 11, Kanada'da 15, Avrupa Birliği ülkelerinde 19. Türkiyede ise 96.
***
1997'de başlatılan fahri trafik müfettişliği devlete hiç bir yük getirmiyor. Ne maaş var, ne sigorta... Aranan şartlar; en az on yıllık ehliyeti olacak, son beş yıl hiç bir ciddi kazaya karışmamış olacak, en az üniversite mezunu ve 40 yaşını doldurmuş olması gerekiyor... Çeşitli bürokratik nedenlerle 2003'ten beri yeni FTM'lere onay verilmemiş. Şimdi bir kez daha gündemde ve gönüllüler ordusu iş başında...
***
Ey trafik magandaları! Korkun bizden. Her an her yerde olabiliriz.