• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Boşanmayla biten evlilikler ARMAĞAN PINAR ADANAR

Boşanmayla biten evlilikler

armagan.adanar@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 05.06.2018, 00:00

Boşanma oranları bu kadar yüksek iken ve yüksek olduğu bilinirken insanlar neden evleniyorlar?
Cevap basit; mutlu olmak için..
Peki her insanın evlenme nedeni aynı mıdır? İnsanların evlilik nedenleri farklılık gösterir.
Anne-babasının evinden "kurtulmak" için evlenmek isteyebilir. Malum bizim toplumumuzda evlenmeden önce ayrı yaşamak hala bazı kesimlerde marjinal bir durumdur.
Özellikle kadınlar için. Kadın da ne yapsın kendi düzenini kurmak için evlenmek isteyebilir.
Ya da "yaşı" gelmiştir yani 30'ların başında olabilir ve çevresindeki insanlar kendisine mütemadiyen yaşını hatırlatarak "Bak yaşın geldi. Ne zaman çocuk yapacaksın? Ya da ne zaman baba olacaksın?" tarzında eleştirel yaklaşımlarda bulunurlar. E haliyle bizim genç hanım ya da genç adam muazzam bir yetersizlik duygusu hisseder. Sanki henüz evlenemediği için adeta büyük bir yetersizliği, eksikliği vardır. Hatta o yaşına kadar evlenememiş olmasını bir başarısızlık olarak yaşar. Bunun sonucunda da evlenecek bir aday bulur ve evlenir..

EKONOMİK ÖZGÜRLÜK

Ya da kadının ekonomik özgürlüğü yoktur, baba eline bakıyordur, koca eline bakmanın daha mübah olduğuna kanaat getirir ve evlenmeye karar verir.
Bazen de sever ve sevdiği için evlenir..
( az sayıda ama olabiliyor ) Kimbilir insanlar neden evlenir?
Ama öyle ya da böyle her insan mutlu olmak için evlenir.
Peki ama evlendikten sonra neden problemler başlar yani neden kadın ve erkek birbirlerini adeta bir yük olarak görmeye başlarlar?
Bunun en önemli nedeni kadın ya da erkek evlenmeden önce birbirlerinin olumsuz davranışlarını "Nasılsa evlendikten sonra değişir ya da ben onun davranışlarını düzeltirim" gibi yanlış inanışlara kapılmalarıdır.
Yani kadın hafif dışarıya meyili olan beyfendinin davranışlarına evlilik öncesi göz yumarken evlendikten sonra "Saat kaç? Nerde kaldın?" gibi serzenişlerde bulunmaya başlayabilir.
Ya da erkek, "İşe bu etekle mi gideceksin?
Git değiştir üstünü" demeye başlayabilir.
Oysa aynı erkek evlenmeden önce eşinin kıyafetlerine beğeni dolu gözlerle bakıp, "Çok yakışmış hayatım" diyen erkektir.
Ya da birbirlerinin ailelerini ziyaret sıklığı problem olmaya başlayabilir ama evlenmeden önce ikisi de birbirlerinin ailelerini sık ziyaret ediyorlardı. Peki şimdi ne oldu da aile ziyaretlerine kısıtlamalar getirilmeye başlandı?

CEVABI ÇOK BASİT!

Cevap basit aslında; evlendikten sonra eşler birbirlerine "mal", "nesne" olarak bakmaya başladılar. "O benim! Ben ne istersem o olur!" Birbirlerini kendi kafalarındaki şablonlara göre değiştirmeye çalışmaya başladılar. Kendi kafalarındaki "adam" ve " kadın" nasıl biri ise eşlerinin de o şablona uymasını istediler çünkü başka türlü evlilik yürümezdi!
Kafalarındaki değer yargılarına göre "evli erkek" ve "evli kadın" değer yargıları...
Ve sonun başlangıcı.. Böyle böyle önce saygı yitirildi, sonra sevgi..
Sonra da evlilik zoraki gitmeye başladı. Hele ki kadının ekonomik özgürlüğü yok ise ve o evlilikte kalmak zorunda bırakıldıysa vay haline..
Ya da ortada bir çocuk var ise ve boşanınca baba çocuğundan uzak kalacağını düşünüyor ise anne de buna çanak tutuyorsa vay adamın haline!!!!
Oysa ne hayallerle evlendiler... İki çocuk birbirlerine yetişkin sözleri verdiler.
"Hayatımın sonuna kadar sana bakacağım, seni seveceğim ve hep yanında olacağım..." Bir gün bu hikaye soğuk, duygusuz, sıkıntılı bir mahkeme salonunda yıkık hayaller içinde son bulana kadar son ana kadar birbirlerini değiştirme mücadelesi vererek aslında boşanma kağıtlarını imzaladılar. SON

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA