Besim Kazado

Yıldırım Mayruk'tan İzmir için söz aldım

Bugün yazıma büyük bir heyecanla başlıyorum. Çünkü Yıldırım Mayruk'u yazıyorum. Çok eski yıllara dayanır tanışmamız. Ben terzi demeyeyim kendime de, modacı iken herkes gibi hayrandım kendisine, defilelerine giderdim. Mütevazılığı ve kibarlığı herkesin dilinde idi. Daha sonraları sohbetlerimiz oldu. Hiç unutmam Barboros ve Şenay'ımla Antalya'ya doğumgünüme gelmişti. Zarif hatırasını boynundan çıkarmam hiçbir zaman.
Dün Senem Çapa, Chippao'nun sahibi Melek Boz ve Tıpatıp Show'dan Ömer, birlikte gerçekleşecek yeni bir şov toplantısı için İstanbul'a geçtik. Bundan sonra haftada bir gün orada olacağız. Kaçırdığım defileyi, önce sadece defileyi izlemek için İstanbul'a giden biricik arkadaşım Şenay'dan dinledim. Muhteşemmiş. DVD'sini defalarca izledim. Zaten Yıldırım Bey'in defileleri Paris, Milano Moda haftalarını aratmaz, hatta artıları bile vardır.
YÜRÜYEN TAYYÖRLER
Bilirsiniz ben röportaj yapmam sadece içimden gelenleri yazarım. İlk defa yanıma kalem kağıt aldım. Defile için 1500 kişiye davetiye yollamış. Seyahat, hastalık gibi nedenlerle bu sayının yarısı beklenirken 1000 kişinin üzerinde davetli gelmiş. Ayrıca moda eğitimi gören devlet okullarından 200 kişi de misafir edilmiş. Yıldırım Bey'in en sevdiği şeylerden biri disiplin. Bu yüzden bu kibar talebeleri çok seviyor. Ön sıralara ilk müşterisi Bursa'lı Figen Arman Hanımefendiyi, kendisini çok sevip saydığım Hayri Akduman'ı, Şenay Düdek'i, İrma Çutak'ı kendi elleriyle yerine oturtmuş. Barboros'u sordum; terzi yamağımız ki, bugün benim diyen terzilere fark atıyor, bu organizasyonda sadece teknik hazırlıklar ve davetiyelerle ilgilenebilmiş. Çünkü kendi yazdığı bir oyunda oynuyormuş. Önümüzdeki günlerde izleyip size yazacağım. Her Cumartesi gecesi Barboros Şansal Ritz Carlton'da kendi oyununda oynuyor, duyurulur...
Defilede manto ve ceketler hariç, toplam 71 parça sunulmuş. Bu arada ünlü modacının zarif mi zarif yardımcısı Evin'ciğim defile arifesinde elbiseleri taşırken düşüp ayağını kırmış. Geçmiş olsun, buna da bu yılın nazarlığı diyelim. Bir arkadaştan duydum; Fezal Has Hanım, "Bu tayyörleri kendi podyuma bırakın, zaten kendileri tek başlarına yürürler" demiş. Yıldırım Bey'in tayyörleri konuşur bilirsiniz. Şapkalar ve kendi kreasyonu eldiven aksesuarları ile. Tema,1950'ler ki herkes ya kendinin ya da annesinin gençliğini görmüş podyumda. Bu arada ilk mankenimiz Lale Belkıs, "Bu kostümler benim defilelerimi hatırlattı, keşke beni de çıkartsaydınız Yıldırım bey" demiş. Yıldırım Bey'in önümüzdeki defilesinde lale Hanım'a ne giydireceğini gözlerinden anladım...
"Ben Atatürk'ün görmek istediği kadını giydirmeye çalışıyorum" diyen Yıldırım Mayruk, 45 yıllık sanat hayatında 58 defile gerçekleştirmiş. Üstelik bu defilelerin hiçbirinde sponsor kullanmayen bu moda devini alkışlamak geldi içimden. "Her defilede 'bu son' diyorsam da dayanamıyorum, ya dürtüyorlar ya da Barboros coşturuyor 'daha görkemlisini yapalım' diye ve böylece bir yenisine karar veriyoruz" dedi. Bu arada laf aramızda bana Nisan ayında yeni bir sürpriz var gibi geldi...
ABACI KOSTÜMÜ
O an içimden İzmir geçti. "Neden İzmir'e bu kreasyonla gelmiyorsunuz?" dedim. "Son İzmir defilemde o kadar karambol oldu ki selama bile çıkmadım" deyince üzüldüm. "Bu arada en sevdiğim şehirlerden biri İzmir'dir. Sana söz mutlaka geleceğim" dedi. En sevdiği defile ise Ankara'daki stadyum defilesi imiş. "O ne terbiye" diyor. "Herkes sırasına geçiyor, kibar kiar defilesini izliyor" diye ekliyor ardından. O kadar memnun kalmışlar ki Muammer Yaprakgül ile "Birkaç gün daha kalalım, Ankara'lılar çok kadir kıymet biliyorlar" demiş.
"Defile kostümlerini ne yapıyorsunuz?" diye sordum. "Besim'ciğim hepsi o kadar ufak beden ki satılma şansları çok az, bak uyarsa sana Tıpatıp'a vereyim" dedi. Herhalde bana kompliman yaptı diye düşündüm ve güldük ama bir Abacı kostümü için söz verdi. Artık ben de Yıldırım Mayruk giyebileceğim!

UĞURKAN GERİ DÖN!

Bu arada ikimizin yakın dostu Uğurkan Erez'e, İstabul'u daha doğrusu çalışmayı bıraktığı için çok kızdı. "Tabii ki İzmir'de yaşasın ama işini bırakmasın" dedi. Aklıma Sophia Loren'in Armani defilesinde Tina Turner için söyledikleri geldi.
Şenay'ımla beraber gittiğim Hamburg konserinde bu sözleri Tina Turner'dan duymuştum. Sophia Loren, "Tina, bizim hayranlarımızı terketmeye hakkımız yok. Madem bu kadar yıl onlarla bağdaştık, onlardan kopamayız" demiş. Bu sözlerin de etkisi ile 8 yıl sonra Tina Turner uzun bir Avrupa turnesi ile sahnelere geri dönmüştü. Umarım Uğurkan da sahnelere geri döner ve ve bizi kendinden mahrum etmez.
Eskilerden bahsettik gözlerimiz doldu. Ya herşeyin eskisi çok güzel ya da yeniler yavan...
Bu arada telefon susmuyordu. Kim ararsa Yıldırım Bey'i duyunca tebrik etmek istiyorlardı. Ahu Aysal'ın telefonuna çok mutlu oldu. "Yeni tanıdım ve onu çok sevdim. Bunu mutlaka yaz" dedi.
Müºterisileri onun için çok özel:
"Müşterilerim vitrinimdir. Bir yere çıktılar mı 500 göz onları takip eder. Eksik bulduğum, beğenmediğim bir kıyafet varsa düzeltirim ya da eklerim hemen birşeyler, maliyetine dahil etmeden. Yeter ki vitrin güzel olsun. Bir de Besim'ciğim terzi dikiş bilmeli. "Designer" olacağım diyorlar. Dikiş, kumaş bilgisi olmadam hayal bence. Bir müşterisi bana anlatmıştı. Kıyafetlerini çok kilo aldım, verince bana yollarsınız diye almadan gitmiş. Bu hanımın en çok kullandığı laf "çareler tükenmez" imiş. Yıldırım Bey bu hanıma sürpriz olarak bir kıyafet hazırlamış ve üzerinde "çareler tükenmez" yazan bir kart ile beraber hanıma yollamış

PEKKAN VE ŞORAY

Geçtiğimiz moda haftasını sordum. "O bir moda şenliği idi" dedi. "Her şeye rağmen kıymet bilmek lazım, moda starları geldi" dedi. Yalnız defileye gelenler herkes apayrı bir görgüde idi. Kimi spor, kimi ağır abiye giyinmişti. İkoncanlar en önde oturuyorlar. Ben bir gece üçüncü, bir gece dördüncü sırada oturabildim. Hatta son gecede ancak ayakta seyredebildim. Bize ancak bu kadar değer biçmişler. Herkes bana "Neden terketmedin" dedi. "Ben kendimi biliyorum, eski modeller de olsa hepsi emek görmüş eserlerdir, hakaret etmem" dedim.
Moda sektörüne nasıl girdiğini de sordum: "İlk olarak ablam ile Bursa'da başladım terziliğe. Bursa'lıyım biliyorsun. İstanbul'a taşındık, kısa zamanda çok iyi bir muhit edindik ve bugünlere geldim. Kurs açmak istemem artık yoruldum. Barboros'a bağlı yine. Özel bir rengim yoktur, her sezon moda olan renk benim favorimdir."
Özellikle sevdiğin bir şarkıcı var mı?" diye sordum. Cümlem bitmeden cevabı geldi: "Herşeyi ile Ajda Pekkan!" Hazır konuya girmişken sinemadan da en çok Türkan Şoray'ı sevip beğendiğini öğrendim. Defileye yurtdışında olduğu için gelememiş ama bir mektup yollayıp duayeni ağlatmış. Ardından Nazan'ı da çok sevdiğini söyledi. "Asıl annelerini çok severdim" dedi.
Sabah sabah nefis atölyesinde daha çok şeyler konuşacaktık ama size, yani İzmir'e gelmek için uçağa gitmem gerekiyordu.
Üzülerek yanından ayrıldım ama söz verdi bana, en yakın zamanda İzmir'e geliyor. Umarım dev ekibi ile birlikte olur bu geliş...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.