İşi gücü bıraktık, tüm gücümüzle evvel Allah sosyal medyadan kopamaz duruma geldik. Çarşıda, pazarda, evde, okulda, işte, güçte elimizde küçücük bir kutu "KÖR HAFIZ" misali aklımız fikrimiz internette.
Bir rekabet yarışı içindeyiz.
Hem de ne yarış. O çok nefret ettiğimiz güçlü akıl ülkeleri var ya, topsuz tüfeksiz bizi esir etmiş haberimiz yok. Dünya vahim bir hal aldı. Gençlik toptan zehirlenmiş durumda. Bizi bizden daha fazla tanıyan bu elektronik cihazlar akıllı oldukları kadar kafa karıştırıcı ve kışkırtıcı.
ÖFKE, HIRS, VAHŞET...
Nedir bu başımıza gelenler?
Atom bombasından çok daha etkili. Aslında farkına varmadan kablosuz hayatın ve internetin hayatımıza tamamen entegre edildiğini inkâr etmemiz artık mümkün değil. Yani gerçeklerimiz fazlasıyla sanal dünyaya dayandırılmış durumda. Belki de sonraki dünya savaşı internet üzerinden gerçekleşecek. Ama bu savaş kimseyi öldürmese de tüm insanlığı taş devrine döndürmeye neden olacak.
Hepimiz biliyoruz dünya "ALGI YÖNETİMİNE" kodlanmış.
İzlediğimiz her şeyin altında gizli bir yorum var. Görünmeyen satır aralarını okuyabiliyorsanız siz bayağı zekisiniz. İnternetle savaşabilirsiniz.
O masum gördüğümüz çocuk oyunlarının içinde; öfke, hırs ve vahşet saklı.
GÖRÜNMEYEN TEHLİKE
Taze beyinlere aşıladığımız konuların sonucunda her çocuk potansiyel toplum suçlusu olarak yetiştiriliyor. İnternetten kopsan bir türlü, kopmasan bin türlü...
Günümüzde teknoloji muazzam bir hızla ilerlemekte ve bunun bir sonucu olarak da bazı sorunlar artmaktadır. Bu olaylardan bir tanesi de siber saldırı yani başka bir deyişle sanal saldırılar. En korkuncu, bu saldırılar çok çeşitli yöntemlerle gerçekleştirilebilir. Virüs indirmesine olanak tanıyan sahte mailler ve çeşitli yöntemlerle her gün yüz binlerce siber saldırı gerçekleştirilmektedir.
Siber saldırıların sonuçları tahmin ettiğimizden de büyük olabilir. En gizli hesaplarımız, bilgilerimiz, başkalarının eline geçebilir ve tüm hayatımız kabus halini alabilir.
Peki Hacker sistemine ne demeli? Bir başka bela da bu olay. Korun korunabilirsen.
Sosyal sitelerimizin görünmeyen tehlikesi. Binbir emekle kurduğumuz ve tüm bilgilerimizi sakladığımız o güzelim yazılım dosyalarımızın yerle bir olması. EEE geldik bizim sosyal sitelerimize; facebook, instagram, twitter gibi hayatımızın baş köşesine kurulan gönlümüzün sultanlarına...
ALLAH AKIL FİKİR VERSİN
Sayfanıza resim ve bir yazı mı yerleştirdiniz, hemen takibe alıyorsunuz. Kim ne kadar "like" yapmış. Veya sayı neden bu kadar düşük. Hemen koyduğunuz her neyse geriye çekiyorsunuz. Bir kızgınlık, bir öfke.
Takipçi sayısını hesaplamalar, sanal sayı arttırmalar falan. Say sayabildiğin kadar. Kızdığımız kişileri engelleyip arkadan "fake" hesap açma artık demode oldu.
Gizli hesap furyası ayrı bir fenomenlik. Üç yaşında çocuk bile bu olayı çözebiliyor. Ayrıca sürekli selfie çekmek narsizm hastalığının görünmeyen yüzüymüş. Allah bize akıl fikir versin. Ne diyelim...
Geçenlerde çok sevdiğim bir arkadaşım bana küsmüş. Nedeni eski sevgilisinin bir resmine tabiri caizse "BEĞEN "yapmışım. Beni aldı bir kahkaha. "Hayatım senin sevgilin bir patlıcan musakkası mıydı? Ben onun sayfasında başka resim görmedim" derken gözlerimden yaş geliyordu. Daha anlatılacak çok olay var fakat "PES" ediyorum arkadaşlar. Fazlasını sosyal medya hesabımdan paylaşalım.
Birbirimizi "like" edelim. Ha ha ha. İyi haftalar...