Hakan Urgancı

KADINA CANINI VER, YETER Mİ?

Evde televizyon açıktı. Bununla birlikte başka bir ses yoktu. Oysa odada halihazırda iki kişi vardı. Bir kadın ve bir erkek...
Kadın, mevcut bir sıkıntısını anlatmaya koyulmuştu az önce. Erkek o konuya hiç yanaşmamaya niyetlenmişti. Çünkü daha önceleri benzer toplara girdiğinde hangi sonuçla karşılaşacağını ezbere biliyordu.
Pavlov'un köpeği olmuş, şartlanmıştı.
Önceleri, çok önceleri, sorulara makul mantıklı yanıtlar vermeye, kendince yardımcı olmaya çalışıyordu. Sonra durum değişmişti. Çünkü A konusunu konuşacaklarını zannederken kadın konuyu Y'ye getiriyor, adam aklı karışsa da buna da yanıt veriyordu. Sorusunun yine yanıtlandığını gören kadın, bu kez farklı bir yöntem izliyor ve adama 'Biz demin A'yı konuşmuyor muyduk? Y de nereden çıktı şimdi?' diye yeni bir soru yöneltiyor, az önce kendi kurduğu yapıyı yıkıyordu. Aklı kronolojik sırayla çalışan zavallı erkek, bu durum bir kaç kez üst üste tekrar edince az önce ne dediğini de unutuyor, hiç bir fikrini düzgün ifade edememeye başlıyordu. Elbette bu durum ona kendini çaresiz hissettiriyor, çaresiz kalan herkes gibi öfkeleniyor, sesini yükseltmeye başlıyordu. Tabii bağırmak bir kadının asla hoş göremeyeceği şeylerden olduğu için ikinci kez bozguna uğratılıyor, 'Sen bağırırken nasıl tartışabiliriz?
İki uygar insan gibi güzel güzel konuşamayacak mıyız biz?' diye kadın sitem ediyor, eğer adamın siniri geçmediyse öfkeye karşı göz yaşı kartını oynuyordu. Gözyaşı ve cinsellik kadının iki ağır silahıdır. Birinden biri mutlaka işe yarar. Eğer yaramıyorsa karşınızdaki ya erkek değildir ya da insan...
Bu durumda erkek susmak zorunda kalıyordu.
SON BİR DENEME
İşte böyle benzeri deneyimlerle tecrübelenmiş, akıllanmış olan erkek, kadının yeni 'konu yaratma' girişimlerine karşı elinden geldiğince duvarı oynuyor, geçiştiren yanıtlar veriyor, olmadı 'he' diyor ama mırıldanarak bu durumdan memnun olmadığını pasif bir şekilde kadının anlamasını bekliyordu. Tabii bu durum da kabul edilmiyor, kadın bu kez de erkeğin susmasından şikayet ediyordu.
Neymiş? Susmak pasif şiddet uygulamakmış.
Sonunda kadın erkeğini pasif şiddetten aktif sözel şiddete azmettirmiş oluyordu. Neticede erkeğin doğası da belli. Erkek sinirlenmeden son bir deneme yapıyor, özellikle çiftler arasında her problemin çözülemeyeceğini, çözülebilen sorunların sadece yüzde 30-40'da kaldığını söylüyordu. Kadın, bu veriye nasıl ulaştığını soruyordu adama, elleri belinde.
Allahtan adam az buçuk okuyan biriydi.
Okuduğu da bilimsel bir kitaptan, bir psikolojik deneyin sonuçlarıydı. Kadın buna karşı çıkıyordu. Ne demekti çözülemeyen sorun? Olur muydu hiç öyle şey? Onların sorunuysa çözülecekti, çözülmek zorundaydı. Erkek, mizaçtan doğan uyumsuzlukların bazen kendi haline bırakılmak dışında bir çaresi olmadığını söylemiş, kadın ise bunu da ilişkinin devamı için çaba göstermemeye bağlamıştı.
Adam iyiden iyiye duvara sıkışmıştı.
HAKLI DEĞİL HUZURLU
Benzer durumlarda, mantığı ve gerekçeleri ve de sabrı tükendiğinde, bütün akıllı adamların yaptığı gibi sessizleşiyordu.
Kadın soruyordu bu kez: 'Ee sustun?' Tabii susacak. Ya ne yapacak? Eşofmanlı Şevket Hoca'nın dediği gibi 'Kızım bunu sakince anlattık, bunu mantıkla anlattık, bunu örnekleyerek anlattık, bunu teşbihle anlattık, bunu öfkeyle anlattık! 'Eh, daha ne yapalım? Sen benim dilimdeki tüm kelimeleri çal, sonra 'E susutun?' Ne yapacaktım! Susuyorsa adam, hala geçinebilelim diye susuyor. Susuyorsa, bir daha sesini yükseltmesin diye susuyor.
Susuyorsa, haklı olmak yerine huzurlu olmak istediği için susuyor. 'Kadın susarsa korkun, iş işten geçmiştir' diyorlar. Belki haklılar ama adam susuyorsa, mevcut gerçekle rahat olmasa da sizi o konudan daha çok seviyor diye susuyordur, anlayın bir zahmet. Yani hem kadının dediği olacak, yetmeyecek, bir de ona hak verecek, onunla hemfikir olduğuna onu ikna edeceksin... Vay vay vay! Bir arkadaşımın dediği doğru belki:
'Kadına canını ver, yetmez! Ruhunu da verecek

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.