• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • BIST 78.384,78
    EURO 4,4760
    USD 3,8608
    GBP 3,8608
    CHF 3,8608
    JPY 3,8608
Ankara’da 15 Temmuz HAKAN URGANCI

Ankara’da 15 Temmuz

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 24.07.2016, 00:00
Dışarıda bir şeyler oluyordu ve biz olayların hem direkt içinde hem de dışındaydık. Endişemizi yansıtmadan yayını bitirdik. Geçen hafta TRT'den görevli olarak Ankara'ya gideceğim için yazımı erkenden göndermiştim.
Ankara'da beni bekleyen görev, geçen yıl da ilkini Hande Subaşı ile sunduğumuz 'Geleceğin İletişimcileri Yarışması Ödül Töreni' idi.
Yeni partnerim Buket Aykın'la birlikte şık şık giyinmiş, Bahçelievler'deki o meşhur Arı Stüdyosu'nun sahnesinde yerimizi almıştık.

TRT'nin geleceğin iletişimcilerine 17 dalda ödül vereceği bu özel geceyi sunmaya başladık.
İlk ödülleri TRT Genel Müdürü Şenol Göka ve Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Sayın Numan Kurtulmuş takdim etti. Ardından, sayın bakan salondan ayrıldı.

JET SESLERİ EŞLİĞİNDE

Müzik arası verdiğimizde kulise gittik. Bu arada üzerimizden jetlerin sürekli geçtiğini fark ettik. Ne oluyordu? Neden bu kadar yakından ve sürekli geçiyorlardı? Teknik ekipten birileri, rotasından çıkmış bir uçağı rotaya sokma çabaları olduğunu söyledi. Kulağa t uhaf geliyordu. Tabii olayı daha fazla kurcalayamadan kendimizi yine stüdyoda bulduk.

Biz işimizi yaparken, stüdyoda protokole ayrılan bölümdeki izleyicinin hızla boşaldığını da fark ediyorduk. Savaş mı çıkmıştı? Dışarıda bir şeyler oluyordu ve biz olayların hem direkt içinde hem de dışındaydık.

PROTOKOL KALMAMIŞTI

Son müzik arasını verdiğimizde, neredeyse ödül verecek protokol mensubu kalmamıştı.
Herkes hummalı bir faaliyet içindeydi. Stüdyo yönetmeni, 'Darbe olmuş diyorlar' dedi, şaşkınlıkla. 'Ne diyorsun abi?' dedim. Bu devirde darbe mi olurdu?

Biz dışarıda bunlar olurken, neredeyse hiçbir şey bilmeden ama şaşkınlık ve endişemizi yüzümüzde vurgulamadan hızlıca yayını bitirdik. Hızla stüdyodan çıktık. Duyduğumuz kadarıyla o anlarda TRT Or-an baskına uğruyordu. Bir taksiyle Or-an'a çıkarken taksici, TRT'ye gidemeyeceğimizi, darbecilerin TRT'yi ele geçirdiğini, sokağa çıkma yasağının başladığını söylüyordu. Bütün bildiğim bu kadardı. Yollar kalabalıktı.
Bir ara bankamatiklerde yığılmış insanları gördüm.

Panikle para çekmeye çalılşanlar vardı. Sevgili meslekdaşım Tijen'in okuduğu bildiriyi otelde yakaladım. Tam ne olduğunu anlayıp ne yapacağıma karar vereceğim, oteldeki tv yayını tümden gitti.

SİLAH SESLERİ

Sokaktan silah sesleri gelmeye başladı. Bu yoğun silah seslerine selalar ve camilerden imamların duyuruları eşlik ediyordu.
Gerçekten ne oluyordu?

Alçaktan uçan ve adeta it dalaşı yapan jetlerin sesini hayatımda hiç bu kadar yakından işitmemiştim. Dolayısıyla sonik gürültüyü, çoğumuz patlama sesiyle karıştırdık. En az iki kez jet bize öyle yakından geçti ki bombalandığımızı sandım.
Özellikle ikinci geçişinde otel temellerinden sallandı. Bütün camlar titredi. Gayriihtiyari kendimi zemine atmışım. Zira camlar patlayacak gibi gelmişti.
Biraz sonra yayın geri geldiğinde, TRT yayını tekrar başladı.

Tijen yine ekrandaydı ve kurtarılmıştı. Durum tekrar kontrol altındaydı. Cumhurbaşkanı tarafından sokaklara çağrılan kahraman Türk halkı, güvenlik güçlerimizle elele vererek darbecileri püskürtmüştü.
Evet, bu kabus gibi gece, içimizde uyumakta olan Kurtuluş Savaşı ruhunu yine canlandırdı ama savaşın içeride, düşmanın 'belirsiz' olduğu durumların ne kadar korkunç olduğunu hepimizin daha iyi fark etmesini sağladı.

ŞANSIMI ZORLADIM

Ertesi gün öğle uçağında yerim vardı. Haberlerde, havaalanının açık olduğu söyleniyordu.
Bu şaşırtıcıydı doğrusu.
Her şey bu kadar çabuk mu normale dönmüştü?

Haberlere güvenip, şansımı zorlamak istedim. Bir taksiye binip havaalanına gidecektim.
Havaalanı girişi, belediyenin kamyonlarıyla hem geliş hem de gidiş yönüne kapalıydı.
Taksiden inen bazıları gibi inip yürümeye başladım. Elimizde bavullarla bir iki kilometre yürüdük.
Havaalanı içindeki heykeller olan yan yatmış sembolik Ankara keçileri, gözüme ilk kez bu kadar çaresiz gözüktü.

ÖFKELİ İNSANLAR

İlk kontrol noktasından sonra alanın açık olduğunu ama gün boyu hiçbir uçuşun yapılamayacağını öğrenince biletimi iade almak istedim. Ardından, birden fazla sıra numarası almış bazı vatandaşların yine de sıra kendilerine gelmediği için öfkeden numaratörleri tekmelediğini görünce vaz geçtim.
Bunlar da bizim vatandaşımızdı, tankın önüne yatan da kamyonuyla yollara düşen kadın da...

KAHRAMAN VATANDAŞ

Bir taksiyle Akyurt'taki bir otele gidip geceyi orada geçirdim ve gelişmeleri izledim.
Çok şükür darbecilerin çoğu kısa sürede teslim alındı ve memleket tam bir birlik duygusu içinde hareket etti. En büyük kahraman, yine elbette vatandaşımızdı.

Evet, darbe girişimi başarısızlığa uğradı ama eğer dikkatli olmazsak asıl darbe şimdi olacak. Bu çıkar grubu olmayacak bir hayalin peşinde, son çırpınışlarını gerçekleştirdiler.
Verebilecekleri en büyük zarar da ne yazık ki bu korkunç gece ve onun bilançosundan ibaret değil.

BAĞLILIĞI KORUMALI

Sosyal medyada yine her fırsatta birbirine düşen insanlar, bizim insanlarımızdır en büyük darbeyi birbirine vuracak olan.
Hazır böyle bir birlik ve beraberlik ruhunu yakalamışken, birbirimizi ötekileştirmeden devam etmeliyiz.
Komplo teorilerine soyunmak yerine, çekilen acıların gerçek olduğuna konsantre olmalı ve birbirimize her zaman olduğu gibi el uzatabilmeliyiz.
Bana göre Türk milletinin en büyük hasleti cephedeki kahramanlığı değildir.

YIKILMAYAN İNANCIMIZ

Belki öyle görünür ama hiçbirimiz Süpermen değiliz. Bizi yenilmez kılan, yıkılmayan inancımız ve birbirimize bağlılığımızdır. Türk milletini millet yapan her şeyden önce budur. Ancak ve ancak birbirimize sırtımızı dönersek bize darbe vurabilirler. Şimdi bu özelliğimizi hatırlamanın zamanı, hem de her zamankinden daha da fazla...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
GÜNÜN YAZARLARI
SON DAKİKA