İnsanoğlu, sırları hala çözülemeyen muhteşem bir organizma... Bilim yaratıcılığa soyunup ne kadar benzetmeye çalışırsa çalışsın, aslını yakalayamaz.
Çünkü hiçbir yapay çalışma, gerçek organizmanın yerini tutamaz.
Yani asıl olan, her zaman bakidir.
İşte insan denilen mücevher bu kadar değerli iken, ona gerekli saygıyı, özeni gösteriyor muyuz?
Bence hayır...
İnsan yavrusu bile daha doğum anında, sorunlu bir anne ve babanın kucağına geliyorsa, sağlıklı ve huzurlu bir ömür süreceğini kim garanti edebilir?
İşin özü de bu...
***
Ben öteden beri, doğumu sıradan bir olay olarak gören bazı kadın doğum uzmanlarının mesleklerine bu şekilde bakışına hep karşı gelmişimdir.
Kendi çocuklarımın doğumu sırasında da...
Ama geleneksel yapıyı bir türlü kıramadım.
Bunda belki, o günün şartları izin vermedi, belki de başka nedenler ama hep bir şeyler eksik kaldı sanki...
İşte bu yüzden, arkadaşımla gittiğim bir sempozyumda, Op. Dr. Ali Ata Özdemir'in anlattıklarına kulak kabartınca, hayata erken geldiğimi hissettim bir an...
Doğum öyle mucize bir olay ki, çocuğun geleceğini etkileyecek kadar, kişilik yapısına etki edecek kadar da büyüleyici...
Bu nedenle doğumdan önce yapılacak her olumlu ve bilinçli girişim, bebeğin her gelişim evresini huzurlu, sevgi dolu, duyarlı geçirmesini sağlıyor.
***
Bu işin temelinde, doğum uzmanlarının da psikoloji eğitimi almasında yatıyor. Çünkü anne-baba ve bebek arasındaki iletişimi en doğru yönlendirecek insan, doğum uzmanları...
Aile için en duyarlı ve en zor olan bu süreci yönetmek, her şeyden önce doktorun "doğum kültürü" edinmesinde yatıyor.
Dr. Özdemir'in tanımıyla kadın ve erkek arasında yaşanan cinsel alışveriş sonucu doğacak çocuğun sağlıklı büyümesi, anne-baba-bebek ve doğum uzmanının bir iletişim ortamı yaratmasıyla mümkün...
İşte Dr. Özdemir'in söylediklerinden can alıcı bir bölüm:
***
"Şimdi düşünün ki, bir bebek oluşacak. Bu an bile çok önemli. Spermle yumurtanın enerji paylaşımının önemi, bebek, anne karnına girdiğinde orada çok keyifli bir hal almasıyla ortaya çıkıyor. Bebek 12 ve 16. haftadan sonra her şeyi hissetmeye başlıyor, annenin bebekle iletişime geçtiği an, bebeğin kişiliği açısından da çok önemli bir süreç... Bu süreçte anne anneliğe, baba da babalığa hazırlanıyor. Bizim yaptığımız şey, doğum öncesi verdiğimiz eğitimlerle bu sürecin etkili gelişmesi... Kimi zaman anne, bebek gibi düşünüyor, onun duygularını hissediyor. Anne ve bebeğin anne karnındaki bu iletişimi sonucunda, doğum hem kolay hem de daha sağlıklı gelişiyor."
***
Biz, çok renkli bir toplumun ve çok zorlu bir coğrafyanın bireyleriyiz. Bu yüzden hep mücadele hali, hep gergin olma durumu var. Hazırlıklı olmak şart... Mücadele gücü de sevgi ve güven ortamının yaratılmasıyla oluşuyor. Bu güç sadece, gaza getirmekle olmuyor, insanın yüreğinde olması gerekiyor.
Çünkü bu mücadelenin içinde umut var, saygı var, hoşgörü var, sevgi var, umutsuzluk yok, magandalık yok, hak yemek yok...
Bu olumlu gücün insanda oluşması da, anne karnından, hayata ilk gözlerini açtığı ana kadar geçen süreçte...
Sözün özü sağlıklı "doğum" sadece doğurmak değil, anne ve bebeğin birbirini hissetmesi içini kurulacak sağlıklı iletişimde...
GÜNÜN SÖZÜ
GÜNÜN SÖZÜ
Başkalarının yapamadığını yapmak kabiliyettir. Kabiliyetin yapamadığını yapmak da dahiliktir.
Will Henry