Vücudumuz çok hassas, üretken, dinamik bir organizma... Çok mükemmel bir kendini koruma mekanizması olduğu halde, bizim kişisel hırslarımız ve yanlışlarımız yüzünden korunmasız bıraktığımız da bir gerçek...
İnsan olmanın vazgeçilmez hafifliği de bu olsa gerek...
Ancak çeşitli nedenlerle, vücut da hastalık üretebiliyor ve bazılarını biz hiç tanımıyoruz.
***
Bunlardan biri de, "Herediter Anjioödem"... Deri ve mukozalarda veya iç organlarda tekrarlayan anjioödem adı verilen geçici şişlik atakları ile seyreden, nadir rastlanan kalıtsal bir hastalık... Bu rahatsızlık ataklar halinde kol ve bacaklarda, yüz ve ağızda, barsaklarda, cinsel organlarda ve üst hava yollarında anjioödem atakları ve karın ağrısı ile karakterize... Üst hava yollarındaki anjioödem diğer adıyla larinks ödemi ölüme bile yol açabilir. Tanı konamamış her 3 insandan biri hayatlarını kaybetme riskiyle karşı karşıya...
***
Türkiye'de bu hastalıkla ilgilenen doktorlar da, "hastalığa karşı bilinçli bir toplum" düşüncesiyle önce "Herediter Anjioödem Çalışma Grubu"nu oluşturmuş... Kurucu başkanlığını 2009-2012 yılları arasında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahiliye Alerji ve Klinik İmmünoloji Bilim Dalı'ndan Prof. Dr. Okan Gülbahar'ın yaptığı bu görevi Kasım 2012'den beri aynı bilim dalından Prof. Dr. Nihal Mete Gökmen yürütüyor. 2015 yılında faaliyete geçen "Herediter Anjioödem Hasta Derneği" de son günlerde yaptıği etkin çalışmalarla öne çıkıyor.
**
Hastalık türleri ve tedavi yolları, çok dikkatli izlenmesi ve doğru bilgi sağlanması gereken bir süreç... Bu yüzden, daha ayrıntıya girip kafa karıştırmak ve yanlış bilgi vermek istemem ancak benim olayı köşeme çekme nedenim, bu hastalığın tanı ve tadavisinde, doktorların olağanüstü bir çaba göstermesi...
Hatta bu amaçla, "Gezici Herediter Anjioödem Okulu"nu kurup, tüm yurdu dolaşma ve hastalık konusunda Anadolu insanını uyarma, hastalık kapan insanların tedavisini sağlama gibi, etkin bir bilinçlendirme operasyonuna da girişmişler...
Sağlık Bakanlığı ile Türkiye Ulusal Allerji ve Klinik İmmünoloji Derneği'nin işbirliğiyle kurulan ekip, hastalığın etkisini azaltma ve sağlıklı bir toplum oluşturma konusunda aktif bir rol oynuyor. Son olarak Şanlıurfa'da etkili bir saha çalışması yapmaları, bunun çarpıcı bir örneği...
Bu gönüllü kahramanlar insan için savaşıyor.
Çocukları anlamak...
Psikiyatrist Dr. Hüsnü Uçar, yıllardan beri tanıdığım, toplumda "kişilik" prensiplerini yerleştirmeye çalışan müthiş keyifli bir insan...
Bir bilimadamı, etkili, donanımlı bir psikiyatrist...
Gerek gazetemizdeki köşesi, gerekse katıldığı televizyon programları, onun "sağlıklı ve dengeli insan" kurma çalışmalarında etkili bir yol...
Sonuçta insan sorunlu bir varlık... Hele son yıllarda gelişen sorunları üstlene üstlene, anne-baba, "kambur" vaziyette...
Onların bu görünümü ve çaresizliği de en çok çocukları etkiliyor, hele büyüme çağında olursa...
Çocukta en önemli ruhsal sorun ise cinsel kimlik...
***
Cinsel kimlik konusunda genelde anne ve babanın eğitim vermeye çalıştığı çocuk doğru yönlendirilirse sorun yok ancak seçilecek yanlış bir yol, küçük ruhta onarılamaz yaralar açacaktır.
Bunun için en doğru rehber, bir uzmanın kaleme aldığı psikolojik gerçeklerdir...
Her zaman uzmana gitmek mümkün değil... Bu hem maddi hem de manevi açıdan sorun yaratabilir...
Ancak bir kitap, en doğru seçenektir.
***
Dr. Uçar'ın son kitabı "Çocuk Cinsel Eğitimi", sağlıklı ve güçlü birey yetiştirmek adına çok önemli bir kaynak...
Klasik tarzın ötesinde, anlaşılır ve basit bir dille, sorularla fotoğraflarla ve gerçek yaşam deneyimleriyle pekiştirilen kitap, evlat yetiştiren her anne ve babanın başvuru kitaplarından biri olmalı...
Bu toplum artık sorunlu değil sağlıklı bireyler bekliyor. Böyle olursa kadına ve erkeğe saygı artar, cinsel şiddet biter, her yürekte sevgi yeşerir.
Zira, bu topraklara bereket "bilinçli insan"la gelir.