Edep, hizmet, adalet ve hoşgörüsüyle Prof. Füzün
İzmir, son yıllarda önemli bir atılım içinde, özellikle bilimsel alanda... Bu atılım bayrağını da Dokuz Eylül Üniversitesi, öncü güç olarak, gururla taşıyor.
Nasıl mı, anlatayım.
***
Çok değil bundan 3 yıl önce, 2012'de gerçekleşen ve şimdi üniversitenin en önemli projesi olan "Teknoparklar"ın koordinatörlüğünü üstlenen Sezer Altan'ın davetiyle katıldığım bir toplantıda yaşadığım "atılımcı karakter" bunun habercisiydi zaten...
O gün, üniversitenin meslek yüksek okulu yönetiminin, iş dünyasının temsilcileriyle yaptığı toplantı bana o ışığı vermişti. Amaç, üniversitenin iş dünyasıyla yapacağı işbirliğiyle, hem mezunlara iş imkanı yaratmak hem de ortak projelerle, kentin iş dünyasını harekete geçirmekti...
Bu aşı tuttu, kısa sürede müthiş gelişmeler elde edildi. Yıllardır atıl bekleyen teknopark projesi çok kısa sürede hayata geçti. İlki üniversite kampusünde kurulan ve ünlü markaların buluştuğu "Teknoloji Teknoparkı", diğeri de, İzmir için hayati değeri olan ve Balçova'da vücut bulan, "Sağlık Teknoparkı"dır.
Sağlık Teknoparkı, yine çok kısa sürede, içinde, dünya çapında bir proje olan "İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi"nin de yer aldığı "sağlık inovasyonu" projesidir... İşte bu İzmir için bir vizyon, bir marka değeridir. Hem de öyle böyle değil, dünyayı İzmir'e getirecek bir gelişmedir...
İzmir için atıp tutan değil, ayağı yere basan bir çabadır bu...
***
İzmir'in bu kalkınma ve kabuğunu yırtma hareketinin başında ise, mütevazı bir isim var; Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün... Yazımın başında sözünü ettiğim o toplantıdan sonra, Prof. Füzün'le yaptığım röportaj, bana bu gelişmenin ipuçlarını vermişti. O gün Prof. Füzün, hem üniversitenin hem de İzmir'in gelişimi için etkili adımlar attıklarını yakında bunun meyvelerini toplayacaklarını söylemişti. Dediklerinin hepsini yaptı, hem de kısa sürede; kırıp dökmeden, barış ve hoşgörü ortamı yaratarak...
Önce üniversitede iç huzuru yarattı. Yıllardır özellikle Rektör seçimlerinde yaşanan polemiklerle haber olan üniversite, bilimsel çalışmalarla adını duyurmaya başladı. Öğretim üyelerinin makaleleri dünyaca ünlü bilim dergilerinde art arda yayınlandı. Prof. Füzün'ün en önemli projesi olan, üniversiteyi dünyaya tanıtma amacı gerçekleşti. İzmir'in simgesi olan Dokuz Eylül, bugün dünyanın en saygın 1000 üniversitesi arasında...
***
Prof. Dr. Füzün'ün bir diğer dünya projesi ise, teknoparklar ve İzmir Biyotıp ve Genom Merkezi'dir... Bunun için, bürokrasiye takılmadı, yılmadı, engelleri tek tek aştı. Dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a projeyi anlattı, destek buldu. İlgili bakanlıklarla iletişim halinde oldu. Çok geçmeden 150 milyon liralık ödenek sağladı ve projeyi, ülkemizi yurt dışında gururla temsil eden, dünyaca ünlü Prof. Mehmet Öztürk'e emanet etti. Proje, çok geçmeden, hatta iki yıl içinde hayata geçti. Bugün bilim kurulunda birçok ünlü ismin yer aldığı merkezde, Nobel ödüllü bilim adamı Prof. Aziz Sancar da görev almış ve kendisiyle yapılan röportajda bu merkezden övgüyle söz etmiştir.
***
Prof. Füzün bununla da kalmadı, bir "öğrenci" dostu oldu. Üniversite kampusüne hayat verdi, öğrenci yurtları ve eğitim bölümlerinin sayısını artırdı. Öğrenciye kapısını hep açık tuttu, sorunlarını dinledi, çözüm üretti. Bunun içindir ki, üniversite, son yıllarda öğrenci olaylarıyla değil bilimsel başarılarla anıldı. Gerçek kimliğini buldu. Dokuz Eylül Üniversitesi bugün 72 bin öğrencisiyle, Türkiye'nin en büyük yüksek eğitim kurumlarından biridir.
***
Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, hayat felsefesini şu dört kelime üzerine oturtmuş: Edep, hizmet, adalet ve hoşgörü... Füzün; edep ve hizmeti babasından miras aldığını, kendisinin de bunun üzerine adalet ve hoşgörüyü koyduğunu söylüyor. DEÜ Rektörü, bu hayat felsefesini öğrencilerle her buluşmasında, özellikle mezuniyet törenlerinde paylaşıyor. Prof. Dr. Füzün'de, benim de katıldığım Yeni Asır ekibini davet ettiği yemekte, son derece esprili, huzurlu ve görevini yapmış, hem üniversiteye hem de İzmir'e emek vermiş bir bilim adamının huzuru vardı... İzmir'e vizyon kazandırmak budur işte; lafla değil, emek, bilgi ve alın teriyle... Edep, hizmet, adalet ve hoşgörüyle...